19 Temmuz 2019 Cuma

Kopenhag 2019

Son yazımın üzerinden oldukça zaman geçtiğini görünce, yakın zamanda ziyaret ettiğim Kopenhag'dan bahsederek yeniden sahalara döneyim dedim. Şehri ziyaret etmek isteyecekler için güzel bir yazı olacak.


Kopenhag Hakkında

Avrupa’nın en uzun süredir monarşiyle yönetilen ülkesi Danimarka, İsveç'in güneyinde, Almanya'nın ise hemen kuzeyinde bulunan bir kuzey denizi ülkesi. Kopenhag ise ülkenin İsveç ile komşu olan başkenti. O kadar komşu ki, bir köprüyü arabayla geçip 5 10 dakika içinde İsveç'in bilindik şehirlerinden olan Malmö'ye gidebilirsiniz. Kopenhag ismi Danca'da tüccar limanı anlamına geliyormuş. Zaten orijinal adının (København) sonundaki "havn" kelimesi liman anlamına geliyor ve şehrin merkezindeki gezilecek yerlerde de bu kelimeyi göreceksiniz. Her ne kadar asıl İskandinav Yarımadası ülkeleri kadar soğuk olmasa da ortalam sıcaklık yıl boyunca 0-20°C bandında oluyor. Kışın giderseniz donma ihtimaliniz yüksek, kanallar falan donuyor zaten. En güzel mevsimin Temmuz olduğunu düşünüyorum. Biz de Temmuz'da gittik zaten. Hava saat 22:30-23:00 civarında kararıyor ve böylece saatli girişi olan yerler dışında gezecek çok vaktiniz oluyor.

Bilgi: Yazın bile gitseniz yanınıza ince bir mont alın. Kanaldan gelen rüzgar iliğinize işliyor :)


Hayat Pahalılığı

Bu konu için ayrı bir başlık açmak istedim. Lafı hiç uzatmıyorum, Kopenhag pahalı arkadaşlar, gerçekten çok pahalı. Google'da "Dünyanın en pahalı şehirleri" araması yaparsanız bu şehir kesinlikle ilk onda, çoğu zaman da ilk beşte çıkar. Bu günlerde Euro kurunun 6,5TL civarında gezmesi sebebiyle zaten Almanya, İtalya vs. gibi ortalama Avrupa ükelerinde bile bir öğün ortalama yeme içme kişi başı 15 Euro = 100TL civarı. Kopenhag'da ise bu fiyatları 1,5-2 ile çarpabilirsiniz. Ucuzdur diye yemek isteyeceğiniz dürüm + ayran'a (evet burada da var:) bile 100TL vereceğinizi unutmayın. Havalimanında alacağınız sandviç ile şehirdeki aynı fiyat olacak, hatta havalimanındaki daha ucuz olacaktır. Keyifli bir gezi için bu bilgiyi önceden sindirin ve bütçenizi ona göre ayarlayın derim. Burada kullanacağınız para birimi Danimarka Kronu (DKK) olacak ve bu günlerde karşılığı yaklaşık 0,85TL civarı. Bankanızın kredi kartına uygulayacağı komisyonu falan da düşünerek siz 1DKK = 1TL olarak düşünebilirsiniz. "Aaa bizim paramızla aynı" gibi bir düşünceye sakın kapılmayın nitekim bir yaş pasta 130DKK, en basit yemek + içecek 150-170DKK, en ucuza otobüs-metro bileti 24DKK. Her yerde kredi kartı geçiyor. Biz 3-4 günlük seyahatimiz boyunca hiç para bozdurmadık.

Tavsiye: Maddi yükünüzü azaltarak keyifli bir seyahat yapmak için 3-4 arkadaş Airbnb'de ev tutup en azından kahvaltı için marketten corn flakes vs. alıp tasarruf sağlayabilirsiniz (Netto ya da 7/11). Market harcaması da öyle ucuz olmayacak bunu bilin :) fakat dışarıda yemekten daha ucuz olacaktır. 


İnsanlar

Hayat pahalılığının olduğu yerde genelde insanlar aşırı medeni ve anlayışlı olur ki bu denklem Kopenhag için de geçerli. Google'da "en mutlu şehir" falan diye aratırsanız Kopenhag yine en üstlerde çıkacaktır :) Medeniyet fışkırıyor her yerden. Korna sesi yok, kişisel alana saygı var, herkes İngilizce biliyor, yardım isterseniz geri çevrilmiyorsunuz. Şehirdeki ördekler, kazlar, kuşlar bile elinize geliyor, kaçmıyor. Fakat son yıllarda her ülke için geçerli olan Orta Doğu insan göçü Kopenhag'da da mevcut. Konaklamanın ucuz olduğu merkezin biraz dışındaki bölgelerde çok fazla göçmen göreceksiniz. Hatta bu insanların çoğu ilk göçenlerin bir kaç nesil sonrası olacaktır. Çoğunluk oldukları bölgelerde gürültü falan biraz fazla ama herhangi bir tehdit kesinlikle yok. Tüm Kopenhag'ı gönül rahatlığı ile istediğiniz saatte gezebilirsiniz.


Ulaşım

Kopenhag'da ulaşım için metro, tren, otobüs kullanabilirsiniz. Bazı Avrupa şehirlerindeki gibi bölge "zone" kavramı var burada da. Yani gideceğiniz yerin bulunduğu bölgeye göre bilet parası veriyorsunuz. En ucuz tek yön bilet 24DKK ve iki bölgede geçerli oluyor.

Bölge haritası için: https://www.visitcopenhagen.com/copenhagen/transportation/zones

Şehri turist olarak gezmek için genelde 2 ya da 3 bölge yeterli olur. Daha dışarısı ile işiniz olmaz. Havalimanı 3. bölgede. Havalimanındaki yönlendirmeleri takip ederek makinelerden kredi kartınızla bilet alabilirsiniz. Merkeze gitmek için tren ya da metro opsiyonunuz var ve tek yön bilet ücreti 3. bölgede olduğu için 36DKK. Her iki opsiyon için de yolculuk en fazla 30 dakika sürecektir. Binmeden önce biletinizi onaylatmanıza gerek yok. Bazı makinelere kartlarını onaylatanlar, aylık kart kullanıcıları. Biz havalimanı transferi dışında toplu taşıma neredeyse hiç kullanmadık ama sık kullanacaksanız günlük ya da haftalık kartlarla daha ucuza getirebilirsiniz.

Bilgi: Şahsi olarak tren yönlendirmelerini beğenmedim. İngilizce olmasına rağmen çok karışık ve tek başınıza çözemiyorsunuz bazen. Merkezden havalimanına dönerken ters yöne 2 durak gitmek zorunda kaldık mesela. Neyse ki yardımsever Danimarka insanı hemen imdadımıza yetişti :) 


Scooter - Bisiklet
Kopenhag, neredeyse Amsterdam seviyesinde bir bisiklet şehri. Özellikle merkez istasyonlar civarı ve iş çıkışı saatlerinde devasa bir bisiklet trafiğine maruz kalabilirsiniz. Arabalardan %150 gibi bir vergi alındığı için bisiklet çok yaygın diyorlar (Ki bence külliyen yalan. O zaman Türkiye'de milyonlarda bisiklet olması lazım:). Yolların çok büyük kısmında bisiklet yolu var ama bazı bölgelerde motorlu taşıt yollarına girmeniz gerekebiliyor. Korkmanıza gerek yok. Bisiklet farkındalığı çok yüksek ve rahat rahat kullanabilirsiniz. Şehrin önemli yerleri için uçtan uca en fazla 5-6 km'lik bir mesafe olacaktır sizin için ve bisiklet opsiyonunu düşünebilirsiniz. Ben araştırmadım ama bisiklet kiralama firmaları var. Önlerinde ekranı olan, güzel bisikletler kiralayabilirsiniz.

Elektrikli scooterları çok seven birisi olduğum için gitmeden araştırma yaptım. Kopenhag'da 6 tane scooter servisi sunan firma var. En bilindik üçü Lime, Voi ve Tier. Gitmişken bu tecrübeyi yaşamanızı şiddetle tavsiye ederim. Sistem şöyle işliyor. Herhangi bir firmanın uygulamasını indiriyorsunuz ve kaydoluyorsunuz. Sonrasında o uygulama, şehirdeki scooterların yerini haritadan gösteriyor (ki her yerdeler.) Scooterın yanına gidip mobil uygulamadan karekodu taratıp scooterı alıyorsunuz. Sonrasında maksimum 20km/h süratle geziyorsunuz ve saçma sapan bir yer olmaması koşuluyla istediğiniz bir yere bırakıyor ve yine uygulamadan seyahatinizi sonlandırıyorsunuz. Çok eğlenceli bir şekilde şehri böyle gezebilirsiniz.

Bilgi: Her firmanın fiyatlandırması hemen hemen aynı. Yaklaşık 10DKK civarı bir "scooter kilit açma" bedeli var. Sonrasında kullandığınız her dakika için 0,15-0,20DKK ödüyorsunuz. Ne yazık ki çok ucuz bir hizmet değil ama bir kere denemeniz lazım.

Bilgi: Uygulamaları yüklemeden önce Internet'te indirim kuponu aratabilir, böylece ilk seyahatinizi bedavaya getirebilir ya da indirimli kiralama yapabilirsiniz.


Konaklama

Şehir pahalı olduğu için haliyle konaklama da pahalı. Bu nedenle önerdiğim şekilde Airbnb'den ev kiralayıp birkaç kişi paylaşmanız en uygunu olacaktır. Daha genç ve maceracı ruhluysanız hostelleri de tercih edebilirsiniz. Oteller pahalı. Konaklama için en pahalı bölge, şehrin en canlı bölgesi olan merkezi tabi ki. Daha uygun fiyatlı konaklama için şehrin kuzeyindeki Nørrebro, batısındaki Vesterbro ya da güneyindeki Amager East bölgelerini tercih edebilirsiniz. Bu bölgelerden merkeze 30 dakika yürüyerek varabilirsiniz. Biz Vesterbro'da kaldık. 3 gece için indirimle birlikte Airbnb'ye yaklaşık 1200TL verdik. Seyahatimizi biraz geç ayarladığımız için bir tık pahalı olmuş olabilir, daha uyguna bulabilirsiniz belki.

Bilgi: Oteller pahalı olduğu için Airbnb evleri peynir ekmek gibi gidiyor. "Burası güzelmiş yarın kiralarım" demeyin, hemen kiralayın çünkü yarın muhtemelen o ev gitmiş olacak. 2 evde bu olay başımıza geldi. Elinizi çabuk tutun. 


Yeme İçme

Kopenhag'da öyle aman aman meşhur bir yiyecek içecek yok. En meşhur yiyecekleri, atıştırmalık formatta olan ve ekmeğin üzerinde çeşitli yiyecekler konularak sunulan Smørrebrød. Gitmişken denemeden gelmeyin. Kanal ve deniz şehri olduğu için deniz ürünleri de iyi tabi ki fakat bahsettiğim pahalılık bu noktada belinizi bükebilir. Bir diğer tavsiyem ise gitmişken Danimarka'nın yerel biraları olan ve herkesin bildiği Carlsberg ve Tuborg (Evet Türk markası değil) içmeden gelmeyin. Biz çok yeme içme olayına takılmadık ama gittiği yerde değişik lezzetler denemek isteyenler için aşağıya bir kaç yerel lezzet ekledim:

  • Aebleskiver: Küçük toplar halinde pankek 
  • Wienerbrod: Milföy hamuruna benzer bir hamurdan yapılmış, üzerine ve içine tatlı ya da tuzlu bir şeyler konan poğaça. 
  • Glogg: Kaynatılmış aromalı bir şarap 
  • Rababergrod: Soğuk içilen, meyveli ve baharatlı komposto 
  • Frikadeller: Meşhur Danimarka köftesi.

Bilgi: Musluk suyu içilebiliyor. Sakın marketten su alıp da para vermeyin :)


Gezilecek Yerler

Yürümeyi sevenler ve uzun mesafeler yürüyebilenler için Kopenhag çok güzel bir şehir. Şehrin merkezi olarak Nyhavn (Yeni-liman;) bölgesini ya da belediye binasını baz alabilirsiniz. Buralar merkezli bir çember çizerseniz en uca 3km yürürüsünüz gibi düşünün. Biz toplu taşıma kullanmadık. Sabah evden çıkıp yürüyerek eve en uzak noktaya gittik gezerek. Akşam da scooter kiralayarak eve döndük. Biz artık müze vs. gezmektense daha fazla şehri keşfetme modunda takılıyoruz. Öyle olunca da benim önerilerim müze, katedral severleri üzebilir :) Şehrin önemli gezilecek noktaları oldukça bariz aslında. Herhangi bir seyahat sitesinde bulunabilecek bilgiler. Ben daha çok şehir tecrübelerimi aktarmak istedim. Bu nedenle gezilecek yerler kısmı 3 bölümde kısaca geçeceğim.

Olmazsa Olmazlar (Buraları gezmeden dönmeyin)

Nyhavn
En turistik bölge 17. yüzyıldan kalma bir liman bölgesi. Günümüzde yatların demirlediği, kanal turlarının başladığı, yeme içme ve turistik mekanların bulunduğu, rengarenk evleriyle capcanlı bir bölge.

Tivoli Gardens
1840’da kurulan bu tema park, Kopenhag'ın en önemli yerlerinden. Zamanında Walt Disney burayı ziyaret edip Disneyland'ler için ilham almış deniliyor. Hem ailecek gezilecek masal diyarı gibi bir park, hem de çocuklar ve yetişkinler için çeşitli ride'ları olan bir lunapark diyebiliriz. Sadece gezmek için giriş 130DKK. Ride'lar için sınırsız pass ile giriş 380DKK civarı. İçerde yemek yiyebileceğiniz, fiyatlarına göre katerogilenmiş restoranlar var. Ayrıca tek giriş bileti alıp, içeride beğendiğiniz ride'lara tek bilet de alabilirsiniz fakat böylesi daha pahalı olur tabi ki.

Bilgi: Biletinizi online alın ve girişte telefonunuzdan okutun. Yoksa ciddi sıra bekleyebilirsiniz. Ayrıca çanta ve valiz koymak için lockerlar var içeride. Günlüğü sanırım 30DKK civarıydı.





Christiania
1971 yılında, bu bölgede bulunan bazı terk edilmiş askeri kışlaları istila eden bir grup hippi, kendi kurallarını koyarak bağımsız yaşamaya başlamışlar. İddia'ya göre Danimarka yasaları burada işlemiyor. Hippi ruhunun ve komün yaşamın hakim olduğu bu yere girince zaten farklı insanları hemen görmeye başlıyorsunuz. Esrar ve diğer ürünlerin satıldığı bölgede fotoğraf çekmek yasak, zaten uyarıyorlar. Fakat bu bölge dışında fotoğraf çekebilirsiniz.



Kanal Turu
Hem şehrin belli başlı yerlerini ve hikayelerini öğrenmek, hem de mola verip güzel bir gezinti yapmak için kanal turunu pas geçmeyin derim. İki tane firma var. Bir tanesi Tivoli Gardens bileti ile birlikte bilet satan ve daha pahalı olan, diğeri de bizim kullandığımız ve aynı hizmeti sunan Netto firması. 1 saatlik kanal turu 8€ civarı.

Stroget Caddesi
Merkezde bulunan bu cadde, sağlı sollu mağazaların olduğu, her şehirde bulunan meşhur bir kapalı cadde. Zaten farkında bile olmadan burayı yürümüş olacaksınız :) Eğer gitmeyi düşünürseniz Lego Store da burada bulunuyor.

Kastellet Kalesi
Beşgen şeklinde bir hendek içerisine inşa edilen Kastellet, Avrupa’nın hala kullanılan en eski kalesi. Haritalardan baktığınızda şekli çok enteresan gelecek zaten. Çok güzel gezilecek yeşillik alanları ve manzarası var. Deniz kızı heykeline de yakın.



Church of Our Saviour
Kurtarıcı Kilisesi, Christiania bölgesinde bulunduğu için bu listeye ekledim. Gitmişken görebilirsiniz.

Gidilmesi Gerekenler (Üsttekiler bitecektir, 2. sıraya bunları ekleyin)

Deniz Kızı Heykeli ve Gefion Çeşmesi
Şehrin simgesi olan bu heykel, uzakta olması ve küçük olması sebebiyle çoğu turistte hayal kırıklığı yaratıyor baştan söyleyeyim. Andersen'in masallarındaki bir kahraman bu deniz kızı. Kanal turu ile hemen yanına kadar gidiyorsunuz bu arada.



Rundetaarn Gözlem Kulesi
İçerisinde merdiven yerine dönerek yukarı çıkan bir yol olan bir gözlem kulesi. Danimarka-Norveç krallarından IV. Christian’ın 1635 yılında yaptırdığı gözlem kulesi halen aynı işlevi görüyor. Çıkması zor fakat en tepede çok güzel bir şehir manzarası var. Biraz Galata Kulesi'ni andırıyor. Giriş 25DKK



Rosenborg Kalesi ve King’s Garden
Turlarla kraliyet mücevherlerini ve müzesini görebileceğiniz, Hollanda Rönesans sarayı. Kalenin hemen önünde, güzel bir peyzaja sahip King’s Garden var. Kral yürüyormuş bazen burada. Çok büyük ve güzel bir park. İnsanlar buraya gelip güneşleniyor, piknik yapıyorlar.



Amalienborg Sarayı
Danimarka kraliyet ailesinin halen içinde yaşadığı, şehir merkezindeki saray, 4 yapıdan oluşuyor. Ortada, Sophie Amalienborg’un yerine bu saray kompleksini inşa ettiren Kral IV. Frederik’in at üstünde heykeli bulunuyor.

Botanik Bahçesi
Rosenborg Kalesi'ne oldukça yakın olan bu bahçeye giriş ücretsiz. Sadece Palmiye Evi için girişte 60DKK vermeniz gerekiyor. Devasa büyük bir bahçe düşünün ve bu bahçedeki her bitkinin farklı bir coğrafyadan geldiğini ve üzerindeki etiketlerde bu bilgilerin olduğunu düşünün. Çok güzel dinlenmelik ve gezmelik bir yer.



Ücretsiz Yürüyüş Turları
Belediye binasının önünde bekleyen renkli şemsiyeli kişiler tur rehberleri. Bu rehberlerden birisinin yanına giderek 2 saatlik yürüyerek gezmeli şehir turuna katılabilirsiniz. Başlangıç saati 11:00. Tur sonunda zorunlu olmasa da 50DKK civarı bahşiş verilmesi gerekiyor.

Yeme İçme

Torvehallerne
Kopenhag'da sokak yemeği kültürü var ve burası da en önemli noktalardan birisi. Yan yana iki adet food hall bulunuyor ve insanlar gelip burada yemek yiyorlar. Özellikle mesai bitiş saatlerinde çok canlı. Sokak yemeği diye ucuz yiyecekler beklemeyin bu arada, fiyatlar Kopenhag standartlarında.



Broens Gadekøkken
Burası da street food yerlerinden fakat kanal kenarında ve tam gezinizin ortasında denk gelinebilecek bir noktada. 6-7 çeşit mutfaktan yiyecekler var. Piknik masalarına oturarak ya da kanal kenarındaki şezlonglara uzanarak yemek yiyebilirsiniz.



Meatpacking District
Şehrin batı bölgesinde bulunan, daha çok deniz ürünlü yemekler yiyebileceğiniz sokak yemeği ve restoranlar bölgesi.

DOP
Kopenhag'da sosisli sandviç de kısmen meşhur ve DOP da bu işi en iyi yapan yerlerden. Gözlem kulesinin hemen yanında bulunuyor. Uygun fiyatlı ve lezzetli bir alternatif olacaktır.

Hallernes ve Rita’s Smørrebrød - Aamanns
Biz gitmedik ama Smørrebrød yemek için bu iki yeri öneriyorlar.

Plase (Zamanınız varsa neden olmasın)

Christiansborg Sarayı
Danimarka Parlamentosu, Danimarka Başbakanı Ofisi ve Danimarka Yüksek Mahkemesi'nin merkezidir.

Danimarka Ulusal Müzesi
Tarih öncesi Pagan mistikleri döneminden, Orta Çağ dönemine ve günümüze değin geniş bir zaman dilimini kapsayan tarihi belge ve sanat eserlerini kapsıyor.

Ny Carlsberg Glyptotek
Calsberg, Kopenhag'a oldukça büyük katkıları olan bir kişilik. Bu müzeyi de kendisi kurmuş. Giriş normalde 120DKK fakat salı günleri ücretsiz. Biz salı günü gittik ve aşırı kalabalık da değildi. Sadece girişte biraz bekliyorsunuz. Akdeniz, Mezopotamya, Mısır uygarlıkları ve biraz da Danimarka tarihiyle ilgili eserler bulabilirsiniz. İçerisindeki kış bahçesi çok güzel.



Superkilen Park
Hemen hemen her Kopenhag gezi sitesinde resimlerini göreceğiniz bu park, çok kuzeyde olduğu için biz gitmedik. Yerde asimetrik çizgileri bulunan değişik mimarili bir park.

Assistens Mezarlığı
Kopenhaglıların, özellikle gençlerin vakit geçirmeyi bayağı sevdiği bir nokta. Burada çimlerde piknik yapıyor, koşuya çıkıyor, özellikle yaz döneminde bu mezarlıkta çimlere uzanıp kitap okumaktan hoşlanıyorlar.

Lego Store
Kopenhag, Lego’nun anavatanı. Dolayısıyla buraya gelmişken ufak bir hediyelik alınabilir.

Frederiksborg Castle
İskandinavya’daki en önemli ve en büyük Rönesans dönemi yapılarından. 1600’lerin başında Royal House olarak inşaa edilmiş. Çok güzel bir kale fakat şehrin çok dışında kaldığı için biz gidemedik.


Evet özetle Kopenhag bu şekildeydi. Biz bütçeden (özellikle yeme-içme) çok kısarak bu seyahati gerçekleştirdik. 2 kişi, Türkiye'den, vize ve uçak biletlerini de hesaba katarsanız 3-4 günlük bir seyahat için toplamda minimum 800-1000€ gibi bir bütçeyi gözden çıkarmanız gerekiyor. Eğer gitme imkanı bulabilirseniz kesinlikle pişman olmayacağınız, çok güzel seyahat anılarınız ve fotoğraflarınızın olacağı bir yer Kopenhag. İhtiyaç olabileceği için kendim için hazırladığım ve önemli yerleri içeren Google Maps linkini de aşağı bırakıyorum. İyi gezmeler;

https://www.google.com/maps/d/viewer?mid=1EaGKmcoVOd3s9CeUSLwaprvE4pwrntj5&ll=55.807891827125964%2C12.524082785546852&z=11



( kopenhag, danimarka, gezi, seyahat, kron, dkk, viking, kuzey, nyhavn, deniz kızı, rundetaarn, christiania, tivoli gardens, tivoli bahçeleri, stroget, superkilen, netto, dop, tier, voi, lime, scooter, carlsberg )

4 Eylül 2018 Salı

Tanzanya 2018 - Serengeti Tarangire Ngorongoro - Safari


Uzun süredir hayalim olan Serengeti Ulusal Parkı safari seyahatini 2018 Temmuz ayı itibariyle sonunda gerçekleştirdim. Özellikle safari ile alakalı çok fazla Türkçe kaynak olmaması sebebiyle, bir çok kişinin işine yarayacak bir yazı olacağını düşünüyorum.

Tanzanya, kuzeyde Kenya, batıda Kongo ve doğuda Hint Okyanusu ile çevrelenmiş, Afrika'da bir çok farklı aktiviteyi yapabileceğiniz enteresan bir ülke. Hep o belgesellerde gördüğünüz Serengeti Ulusal Parkı, Afrika'nın en yüksek zirvesi Kilimanjaro, Afrika'nın en büyük gölü Lake Victoria ve Afrika'nın Maldivler görünümlü adası Zanzibar, Tanzanya toprakları içerisinde ve hepsi de birbirine oldukça yakın diyebilirim. Dolayısıyla bir seyahat planlayacağınız zaman, ilgi durumunuza göre mümkün olduğu kadar çok aktivite yapın derim. Çünkü Türkiye'den aktarmasız yaklaşık 8 saat civarı bir uçuşunuz olacak. Bu bölgeye kadar gelmişken yapmadığınız kalmasın. Biz İstanbul-Zanzibar direkt uçuşu ile yaklaşık 7,5 saatte Tanzanya'ya ulaştık. Diğer opsiyonlar ise İstanbul'dan başkent Darüsselam'a gelmek ya da Dubai aktarmalı olarak Tanzanya'ya gelmek olabilir.

Çok uzun olacağı için yazıyı Safari ve Zanzibar olarak ikiye bölüp o şekilde devam edeceğim. Öncelikle safari...

SAFARİ

Tanzanya'da safari yapılabilecek bir çok bölge var. Ben, hem kendim gittiğim için, hem de en önemli bölge burası olduğu için Serengeti Ulusal Parkı'nı baz alarak anlatacağım.

1 - Başlangıç Noktası ve Ülkeye Giriş

Sizi Serengeti'ye götürecek safari firmaları kalkışlarını Arusha şehrinden yapacaklardır. Bir diğer opsiyon olarak buraya 50km mesafedeki Kilimanjaro Havalimanı'nı da tercih edebilirsiniz (İstanbul'dan uçuş mevcut). safari firmalarının büyük kısmı sizi otelinizden ya da Arusha Havalimanından ücretsiz olarak alacaklardır. Seyahatiniz sabah saat 9-10 civarı başlayacağı için bir gün önce otelde dinlenmeniz iyi olabilir. Arusha Havalimanı oldukça küçük ve buraya büyük ihtimalle 8 ile 40-50 arası değişen kapasiteye sahip Indiana Jones'vari uçaklarla gideceksiniz haberiniz olsun :) Buradan Serengeti'ye Jeep ile giderken yolda başka lokasyonlara da uğrayacaksınız. Fakat toplamda, oldukça bozuk yollarda 4-5 saat arabayla gideceğinizi hesaba katın. Bunu kaldıramam derseniz, direkt olarak Serengeti'ye giden küçük uçaklar da mevcut. Türk vatandaşları için vize isteyen Tanzanya için vizeyi, vardığınızda, kapıda 10 dakika içinde alabilirsiniz. Ücreti 50$. Bu arada merak edenler için söyleyeyim 2018 yılı için Türkiye'den Tanzanya'ya girişte, herhangi bir aşı zorunluluğu yok. Yaptırmanız gereken aşılar tamamen opsiyonel. Bir aşı kartına ihtiyacınız yok. Fakat siz yine de gitmeden önce önemli bazı aşıları yaptırın.


2 - Safari Turu ve Firması Seçimi

Kafanızdaki en büyük soru işareti bu olacak emin olun. Tanzanya, öyle gelişmiş bir ülke olmadığı için iletişim ve firma bulmak biraz sıkıntılı. Bu iş için bir numaralı noktanız https://www.safaribookings.com olsun. Bu site, Tanzanya, Kenya gibi bölgelerdeki tüm firmaları içeren bir rehber. Firma değerlendirmeleri ve kullanıcı yorumları mevcut. Firmalar da buradaki rating'lerine oldukça önem veriyorlar. Özellikle Türkiye'den giden kişilerden fazla yorum bulamadığınız için denk geldiğiniz her yorum önemli oluyor firmalarla ilgili. Bazı firmalar ücretin tamamını önce istiyor, bazıları ise farklı. Hiç bilmediğiniz bir web sitesi üzerinden ödeme yapmanız gerekebilir ya da Western Union ile bir bilinmezliğe para transferi yapmanız gerekebilir :) Biz, eski yorumlara da bakarak Kanuth Adventure firmasında karar kıldık. Sahibi olan Kanuth, size Whatsapp bilgisini veren ve her konuda yardımcı olan birisi. Size farklı paketler sunacaktır ve sizin isteğinize göre bu paket şekillenecek. Tüm ücretin %20'sini, online olarak safari öncesi ödedik ve kalan kısmını da vardığımızda nakit olarak verdik. Bu da dolandırılma riskini oldukça azalttı. Farklı firmalara baksanız bile en azından bize sorunsuz bir süreç yaşatan bu firmayı da aklınızda tutun derim. Araştırmalarınız sonunda çoğu yerde Leopard Tour ile de karşılaşacaksınız. Bu da iyi bir firma. Safari yaparken bu firmanın jeeplerinde çok sayıda gördük. Fiyatları ortalamanın bir tık üzerinde ama.


3 - Konaklama Türleri ve Fiyatlar

Safari ücretini değiştiren çok fazla faktör var. Öncelikle safari süreniz ve gideceğiniz yerler önemli. Biz 3 gece 4 günlük Tarangire, Serengeti, Ngorongoro'yu içeren bir tur planladık. Tadımlık safari yaşamak isteyen ve bünyesinden tedirgin insanlar için tavsiye ederim. Daha azı keyif vermez kesinlikle. Fiyatı belirleyen ikinci faktör ise turunuzun ve konaklamanızın türü. Genel olarak 4 ana konaklama türü mevcut. Budget, Mid-Budget, Mid-Range ve Luxury. Budget denilen, konaklamanızı 2 kişilik çadırlarda yapacağınız tür. Çadır kamplarında kalıyorsunuz. Bu kamplarda tuvalet ve yemek yerleri mevcut, çoğunda duş imkanı da var. Yemeiğinizi sizinle birlikte seyahat eden aşçınız hazırlıyor. Vahşi doğanın ortasında, diğer çadırlarla birlikte kalıyorsunuz. Mid-Budget ise daha lüks çadırlar ya da küçük kerpiç odalardan oluşan yerlerde konaklama demek. Mid-Range kısmında ise olay biraz daha otele dönüyor. Safari bölgelerinin iyi yerlerindeki otellerde ya da bir kaç odalı büyük, içinde kendi duşu vs. olan büyük çadırlarda kalıyorsunuz. Luxury kısmında ise sky is the limit :) Google'da 4 Season Serengeti diye aratıp görsellere bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız :) Bu opsiyon, para sıkıntısı olmayıp "Aman ben öyle pis yerlerde falan kalamam, yemeğim de düzgün olmalı" diyenler için. Bu opsiyon için çoğu tur firması direkt fiyat vermez. Özel olarak otellerle vs. iletişime geçiyorlar. Bir diğer konu da Private (Özel) ve Grup Safari olayı. Mid-Range'e kadarki turlar genelde grup safari oluyor. Yani jeeplerde 4-6 kişi seyahat ediyorsunuz. Private safaride ise iki kişi seyahat ediyorsunuz.

Özetle opsiyonlar bu şekilde. Biz, kişi başı günlük yaklaşık 200$ fiyattan 2 gece çadır, 1 gece taş ev gibi bir program yaptık.


4 - Sunulan Hizmetler

Alacağınız fiyata safari sürüşü (Game Drive diyorlar), şoför, aşçı, çadır, uyku tulumu, mat, kahvaltı, öğle yemeği paketi, akşam yemeği, günlük kapalı su, ulusal parklara giriş ücretleri, otele bırakma, otelden alma hizmetleri dahil. Seyahatiniz sonunda şoför ve aşçı için bahşiş vermeniz de bekliyor. Her birisi için günlük 15$ civarı uygun diyorlar. Bu parayı ekip olarak veriyorsunuz. Yani kişi başı 15$ değil. Tabi hizmete göre daha fazla ya da daha az da verebilirsiniz.


5 - Seyahat Öncesi Yapılması Gerekenler ve Götürülmesi Gerekenler

Burada götürülmesi gereken herşeyi yazmam imkansız fakat bir kaç çok önemli noktaya değineceğim. Onun dışında kendimin hazırladığı bir checklist vardı, bunu paylaşacağım.

Daha önce de belirttiğim gibi ülkeye girişte bir aşı zorunluluğu yok. Fakat siz yine de gitmeden önce hemen hemen her şehirde bulunan seyahat sağlığı merkezine uğrayın. Dönem dönem risk durumu değişebiliyor çünkü. Ayrıca Tanzanya, ciddi bir sıtma bölgesi olduğu için buradan size verecekleri hapları almanız gerekiyor. Bize Lemal ya da Lamal olan bir hap vermişlerdi. Bunun dışında bilimum sıtma önlemini almanız şart. Aslında safari bölgelerinde rakım sebebiyle çok sivrisinek olmuyor fakat yine de akşamları uzun kollu giyinmek ve sprey sıkmak gerekli. Bunun dışında, Haziran-Kasım aralığında gidecekseniz kesinlikle kalın bir şeyler alın. Ciddi anlamda ısı koruması olan kıyafetler alın yanınıza çünkü geceleri çok soğuk olabiliyor. Gündüz sabah 10'dan sonra t-shirt ile takılabilirsiniz. Yine listemde var fakat iyi bir telefoto lensi olan SLR fotoğraf makinesi ve dürbün kesinlikle şart. Dürbünsüz gidecekseniz hiç gitmeyin daha iyi, o kadar. Diğer çok önemli nokta ise valiz. Sonrasında Zanzibar vs. yapacak olsanız bile sert valiz götürmeyin. Çünkü bazı ara uçuşlarda firmalar kabul etmiyor ve safari araçlarında valizleriniz çooook yıpranacak, belki çöpe atmanız gerekecek. Ayrıca jeeplere çok zor sığdıkları için soft olmalarını istiyor tur firmaları ki tıkıştırabilsinler :) En önemlileri bunlardı. Diğerleri için aşağıdaki resmi inceleyebilirsiniz:



BİZİM TECRÜBELERİMİZ (Biraz uzun olabilir, sıkılan çıksın :)

Genel olarak küçük bir safari başlangıç bilgisi sunduktan sonra merak edenler için kendi sürecimizi hızlıca yazmak istiyorum. Araştırmalarım sonunda BushRoutes adlı bir firmayı ve yetkilisi Yussuf'un Safari için önerildiğini gördüm. Fiyat ve hizmet olarak oldukça iyi yorumlar almıştı fakat emaillerime çok geç dönmesi sonrasında bu firmayı eledik. Sonrasında SafariBookings üzerinden talepte bulundum. LeopardTours, 3 gece 4 gün için kişi başı 1700$ gibi bir fiyat çıkardı. Çok yüksek olan fiyat sebebiyle onu eledik. Sonrasında Uhuru Travel'dan Margeret ile iletişime geçtik. Kendisi çok ilgili bir yetkili. Özellikle lodge konaklamalı tur için çok iyi bir indirim de yaptı fakat fiyat bizim bütçemizi aştığı için Kanuth Adventure ile iletişime geçtik. Yaptığımız pazarlıklar sonrasında Kanuth ile kişi başı günlük 200$ fiyatıyla anlaştık ve toplam fiyatın %20'sini online olarak önceden ödedik. Seyahatimizin 4 kişilik grup olacağı şeklinde anlaştık. Safari günümüze kadar bizim grubumuza bir çift bulmaya çalıştı kendisi fakat bulamayınca başka bir tur firması ile seyahatimiz birleşti. Yani sizin tarihleriniz için başkasını bulamazsa bir şekilde hallediyor işini. Ankara->İstanbul->Zanzibar->Arusha uçuşumuz sonrası Arusha'ya vardığımızda bizi havalimanında Kanuth Adventure yetkilisi karşıladı. Ödemenin kalan kısmını da elden yaptıktan sonra bizi sonraki 4 günümüzün geçeceği jeepimize götürdü ve yolculuk başladı.


İlk gün, Arusha'ya yakın olan Tarangire Parkında seyahat ediyorsunuz. Jeeplerin hepsi, Indiana Jones filmlerinden çıkma eski Toyota Land Cruiser'lar. Aşırı bir konfor beklemeyin. Tarangire, kısmen Arusha'ya yakın olduğu için fazla bir yol gitmiyorsunuz ama yol yorgunluğunu 4 saatlik Serengeti yolunda yaşıyorsunuz :) Tarangire'de yoğunlukla otçul hayvanları ve maymunları göreceksiniz. Yırtıcılar diğer bölgelerde :) Öğle yemeği için diğer turların da geldiği öğle yemeği kampına gittik. Burada, oldukça lezzetsiz olan öğle yemeği paketinizdekileri, hayatta kalmak içni yedikten sonra yola devam ediyorsunuz. Park içinde jeep ile gezintiye devam sonrası akşam 7-8 civarı Hobbit evleri tarzı küçük konaklanacak taş evlerin olduğu bir kampa geldik. Kamp, gerçekten çok düzenli ve temizdi. Duş imkanı vardı ve tuvaletleri temizdi. Akşam yemeğini, çok iyi bir canlı dans performansı eşliğinde yedikten sonra, biraz sohbet ve yatış.


İkinci gün Serengeti Ulusal Parkı'na doğru yola çıktık. Yol üzerinde Ngorongoro Koruma Alanı'na da giriş yapmanız gerekiyor. Burası normalde programın son günü ziyaret edilecek fakat Serengeti'ye giderken buradan geçmeniz gerekiyor. Ngorongoro krateri üzerindeki yoğun bitki örtülü fakat tozlu yollarda gittikten sonra yaklaşık 1 saat giriş belgelerini beklediğimiz Serengeti Ulusal Parkı girişine geldik. Burada, lezzet harikası! öğle yemeği kutumuzdakileri tükettikten sonra yaklaşık 2-3 saatlik bir yolculukla Serengeti Ulusal Parkı'na geldik. Serengeti'nin Swahilice'deki anlamı yaklaşık olarak Sonsuz Düzlük demek ve burası gerçekten adının hakkını veriyor. Ufuk çizgisini genelde deniz ya da okyanusun sonunda görürsünüz fakat burada sonsuz düzlükler ufukta kayboluyor. Bu düzlükte gittiğiniz her yerde tek tük antilop, ceylan, zebra görüyorsunuz. Bu bölgede çok olmasa da zürafa görme imkanınız da var. Biz tabi çok hevesli olduğumuz için her gördüğümüz hayvanın resmini çekmeye çalıştık fakat ertesi gün parkın içinde artık yanımızdaki zebralara bakmaz olmuştuk sürekli görmekten :) Parka geç sayılabilecek bir saatte vardığımız için çok dolaşmadan kampımıza geçtik. Kampa varınca çadırlarımızı, rehber ve aşçımızın yardımıyla kurduk, akşam yemeğimizi yedik ve hiç bir çit, vs. koruması olmayan çadır kampında, vahşiliğin ortasında geçireceğimiz bir gece için uykuya daldık. İlk çadır deneyimim olması ve gece vahşi hayvan duyabilme ihtimali sebebiyle zaten uyuyamayacağımı tahmin ediyordum fakat uyuyamama sebebim çok enteresan bir şekilde "soğuk hava" oldu. "Afrika, Tanzanya nasıl soğuk olur?" diyebilirsiniz fakat Tanzanya Ekvator'un hemen altında Günay Yarı Kürede yer alıyor ve Temmuz ayı o bölge için kış mevsimi oluyor. Hava şartları ülkemizdeki gibi çetin olmasa da gece beklediğimden soğuk geçti. Safari yapmayı düşünenler bunu dikkate alsın.


Üçüncü günümüzde, yırtıcıların daha aktif olduğu saatler olan sabahın erken saatlerini kaçırmamak için 05:30 gibi uyandık. Kamptan çıkar çıkmaz bir aslan sürüsüyle karşılaştık. Gün içinde iki tane aslan çifti gördük. Bir tanesi önümüzdeki jeepin lastiklerine yatıp uyudu hatta :) Yırtıcı hayvanları hep belgesellerdeki halleriyle bildiğimiz için insanın içinde korku heyecan karışımı bir duygu oluyor fakat safari esnasında o hayvanların ne kadar kendi dünyasında olduklarını görüyorsunuz. Gitmeden önce, "Ya aslan çok yaklaşırsa" diye korkarken safari esnasında "Keşke bi cheetah görsek, arabanın tavanına atlasa da yakından görsek" falan diyorsunuz. Fil, zebra, bufalo, zürafa, aslan, ceylan, antilop gibi hayvanlara neredeyse 1 metre kadar yaklaştığımız oldu. Onlarca tilki, sırtlan, maymun, çeşit çeşit renklerde kuşlar gördük. Uzaktan bir cheetah gördük. Yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşarak su aygırı, nil timsahı gördük. Çok ciddi bir safari sevdalısıysanız, sadece Serengeti'te 1 hafta geçirdiğinizde bile doymayabilirsiniz. Her yerde değişik manzaralarla karşılaşıyorsunuz. Kavga eden su aygırları, küçücük bebeklerini bufalolardan koruyan fil sürüleri, çiftleşen aslanlar, yırtıcılardan tedirgin olan otçullar. Gerçekten çok keyifliydi. Araçların gidemeyeceği yer yok gibi bu arada. Genel olarak yol haline gelmiş çalıların içinden geçiyorken, yol olmamış, çukurlu, hendekli her yere girebiliyorsunuz. Bazen konvoy halinde giderken bazen etrafta bir tek sizin jeepiniz oluyor. Bir yerde toplanmış çok sayıda araç varsa bilin ki orada önemli bir hayvan vardır :) Günün sonuna doğru Serengeti'den Ngorongoro'daki çadır kampına doğru yola çıktık. Akşam yine çadırlarımızı kurup yemeklerimizi yedik. Diğer kamptan farklı olarak bu kampta silahlı korucular vardı. Tuvaletin hemen 2 metre arkasındaki çalılığa gitmenize izin vermeyip "asla çıkma ihtimali olabilir" denilen bir ortam hayal edin :) O gece söylenenlere göre çadırların kenarından bir fil sürüsü geçmiş ve çadırların arasından geçen aslan ve sırtlan olduğunu söylediler.


Son günümüzün sabahından Ngorongoro kraterine indik. Gece kampımız kraterin üst kısmında olduğu için hava bir önceki geceden daha da soğuktu. Ciddi bir kış akşamıydı diyebilirim. Günlük kıyafetlerim, polarım ve iki kat uyku tulumuyla anca uyuyabildim. Fakat kraterin içi bambaşka bir dünya. Yine devasa düzlüklerin olduğu, bazı bölgelerin yoğun bitki örtüsüne sahip olduğu kraterde, bolca aslan ve sırtlan gördük. Artık otçullardan bahsetmiyorum bile :) Son günümüzde Fil, Aslan, Bufalo, Leopar ve Gergedan'dan oluşan meşhur Büyük Beş'i tamamlamaya çalıştık fakat görmesi çok zor olan gergedana ne yazık ki denk gelmedik. Öğle yemeğimizi yedikten sonra artık geri dönüş yoluna çıktık. Aşçı ve şoförümüze bahşişlerini verdikten sonra bizi Arusha'ya geri götürdüler ve safari maceramız, gördüğümüz tüm güzelliklerle birlikte sona erdi.


Bizim gittiğimiz tarihlerde Zanzibar uçak biletleri gidiş dönüş yaklaşık 4500TL civarıydı. Bizim gibi, mil, puan, vs. ile uçak biletlerini bedavaya getirebilirseniz ve hayalinizde varsa gerçekten planlaması çok da zor olmayan ve kesinlikle yapılması gereken bir seyahat diyebilirim (Tabi biz çıktığımızda önceden aldığım dolarların ortalaması 3,75TL'ydi, artık biraz zor sanırım :) Yine de seyahat etmek isteyenlere bir fikir olması açısından aşağıya bu seyahatimizin özet bilgilerini paylaşıyorum. Yardım isteyen olursa sa mesaj atmanız yeter, elimden geleni yaparım. Sizleri heveslendirmesi için, tamamen kendi elimden çıkma fotoğraflar da koydum :)


Aynı seyahatte gittiğimiz Zanzibar hakkındaki detaylı yazıya ise aşağıdan ulaşabilirsiniz:

http://www.mehmetaktas.org/2018/09/tanzanya-2018-zanzibar.html

Seyahatimizin özeti

  • Program ve Ücret: 3 gece 4 gün 2 kişi toplam 1600$ safari ücreti
  • Safari Ulaşım: Ankara ESB -> İstanbul IST -> Zanzibar ZNZ -> Arusha ARK uçuşları
  • Uçak Biletleri: Ankara -> Zanzibar gidiş, Darüsselam -> Ankara dönüş yaklaşık 5000TL
  • Tarihler: 30 Temmuz - 2 Ağustos 2018
  • Anlaşılan Firma: Kanuth Adventure
  • Safaride Gidilen Yerler: Tarangire, Serengeti, Ngorongoro
  • Görülen Hayvanlar: Her çeşit antilop, zebra, zürafa, fil, leopar, aslan, cheetah, sırtlan, tilki, bufalo, su aygırı, timsah, maymunlar, afrika tavukları
  • Görülemeyen Önemli Hayvanlar: Gergedan

( tanzanya, safari, serengeti, ngorongoro, tarangire, afrika, zanzibar, jeep, game drive, düzlükler, aslan, leopar, sırtlan, cheetah, zebra, zürafa, fil, maymun, antilop, bufalo, gergedan, big five, kamp, çadır, krater, manzara, national geographic )

Tanzanya 2018 - Zanzibar

Bir önceki yazımda ( http://www.mehmetaktas.org/2018/09/tanzanya-2018-serengeti-tarangire.html ) safari severler ve safariyi merak edenler için bilgiler verdikten sonra sıra, son zamanlarda adını daha sık duymaya başladığınız, Afrika'nın Maldivler'i, Zanzibar'da :)

Zanzibar adası, Tanzanya'ya bağlı bir özerk bölgedir. Tanzanya'nın bir çok yeri birbirinden çok farklı olduğu için anakaradan şöyle böyle farklı demeyeceğim ama genel olarak tropik bir bölge. Yani bizdeki gibi 4 mevsim ve ciddi sıcaklık değişiklikleri yok. Sıcaklık her daim 20-25 derece bandında fakat mevsimler yağışlı ve kuru olarak ikiye ayrılıyor. Gün içinde hızlı yağış geçişleri ve sıcaklık değişimleri olabiliyor. Mayıs - Kasım arası yağışsız mevsim (Gerçi biz Temmuz'da bile yağış gördük ama...) Anakaradan farklı olarak adanın neredeyse tamamı müslüman. Merak edenler için alkol olayı Maldivler'dekine benzer. Otellerde rahat olabilirsiniz. Zanzibar'a, THY ile İstanbul'dan direkt uçuş imkanınız var. Bu seyahat yaklaşık 7,5 saat sürüyor.  Buraya kadar gelmeyi planlıyorsanız kesinlikle seyahatinize safari ya da Kilimanjaro tırmanışı ekleyin derim.


Her ne kadar resmi para birimi Tanzanya Şilini olsa da her yerde rahatlıkla dolar kullanabilirsiniz. Sadece küçük bahşişler için şilin alabilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken Zanzibar'da ve Tanzanya'da 2006 yılından önce basılan dolar banknotları kullanılmıyor. Zanzibar, Afrika köle güzergahlarının zamanındaki önemli bir merkeziymiş. Bununla ilgili müzeler falan da var. Aynı zamanda eski bir İngiliz sömürgesi olması sebebiyle yanınızda İngiliz tipi priz dönüştürücü almayı unutmayın. Trafiğin soldan aktığını da kesinlikle unutmayın ;)

Tanzanya, sıtma riski içeren bir ülke ve sıtma taşıyan sinekler de ılıman iklim, nem ve düşük rakım sevdikleri için Zanzibar bu konuda riski yüksek bir bölge. Her ne kadar sağlığa zararlı da olsa %30 civarı Deet içeren sivrisinek spreyi götürmenizi tavsiye ederim. Türkiye'de bulması biraz zor ama bunu belirtmeliyim. Gündüz hemen hemen hiç sinek yok gibi fakat özellikle akşamlar uzun kollu üst ve pantolon giymenizi tavsiye ederim. Elinizden geldiğince korunun. Seyahatiniz önce Seyahat Sağlığı Merkezleri'nden bir tanesine uğrayıp sıtma ilaçlarınızı alın ve aşı önerilerinizi alın. 2018 Temmuz döneminde, Tanzanya'ya giriş için zorunlu bir aşı yaptırmanıza gerek yoktu. İsteğinize kalmış. Eskiden sarı humma aşısı zorunluymuş fakat canlı bir aşı olmasından ötürü biz vurulmadık. Hepatit A-B ve tetanoz aşılarınızı ihmal etmeyin. Orada kesinlikle ama kesinlikle musluktan ya da açık başka bir yerden su içmeyin. Kaldığımız hotelde bile her gün banyomuza dişlerimizi fırçalamak için kapalı su bırakıyorlardı.


Biz, safari sonrası 1 hafta deniz-kum-güneş tatili yapmak istediğimiz için çok otelden çıkmadık fakat adayla ilgili araştırmalar yaptım ve yine de bilgi vermek isterim. Zanzibar'ın dört bir yanı farklı bir konsepte sahip. Adanın merkezi diyebileceğim yer Stone Town. Yürüyerek gezilebilecek, pazarların, dükkanların, restaurantların, müzelerin bulunduğu yer burası. Adanın güneyi Dimbani bölgesi, yunus bölgesiyle meşhur ve yunus turlarına katılabilir, yunuslarla yüzebilirsiniz. Adanın batı bölgesi ise bakir plajları olan, adanın daha sakin, daha yerel insanlar görebileceğiniz ve konaklamak için ucuz olan bölgesi. Doğu kısmı zaten Stone Town'ın bulunduğu bölge. Adanın daha turistik olan, resortları barındıran, bizim de kaldığımız bölgesi ise Nungwi ve Kendwa'nın da bulunduğu kuzey bölgesi. Özellikle Kuzey Doğu kısmına gidip, burada okyanusa girip, gün batımının keyfini çıkarın derim. Nasıl bir tatil istediğinize göre tercih size kalmış fakat Hint Okyanusu'na girmek isterseniz, gel-git'in insafına kalmış durumdasınız. Kuzey bölge, gel-git'den daha az etkileniyor diyebilirim fakat buna rağmen bir gün yüzdüğünüz yerde ertesi gün yürüyorsunuz gibi durumlar olabiliyor. Haritadan yine bakarsınız fakat fikir vermek açısından, merkez Stone Town - Kuzey uç Nungwi arası taksi ile 1 saat 15 dakika civarı sürüyor. Eğer otelde takılmam derseniz 1 haftada adanın dört bir yanını rahat rahat gezebilirsiniz.


Zanzibar'da bembeyaz kum ve turkuaz okyanusun keyfini yaşamak dışında yapılabilecek turistik aktiviteler de var. Freddie Mercury'nin doğduğu yer olan Zanzibar'da, Stone Town'da kesinlikle gezmelisiniz. Daracık sokakları, sağlı sollu dükkanları ile çok değişik bir yer. Bu bölgedeki her bir evin kapısı oldukça şık tasarlanmış ahşaptan yapılma ve bu kapılardan, evde yaşayan kişinin maddi durumu çıkarılabiliyormuş. Freddie Mercury'nin doğduğu ev olduğunu iddia ettikleri bir hotel var ki çok gezmeye gerek yok. Yine Stone Town'da, akşamları kurulan bir yiyecek pazarı var. Her türlü hastalık riskine karşı gidip denenebilir deniz ürünleri. Yine Stone Town'da bulunan Kölelik Müzesi'ni de ziyaret edin derim. Nemden ötürü gezmesi biraz zorlayabiliyor fakat insanı oldukça düşündüren bilgiler edinebilirsiniz.

Zanzibar'da yetiştirilen çeşit çeşit baharatların tanıtıldığı, tadıldığı ilginç Baharat Turu ve bizim yapamadığımız, 100 yıllık kaplumbağaların bulunduğu Prison Island Turu'na kesinlikle katılın. Her ikisi için de ortalama fiyat 25$ civarı. Pazarlığınızı buna göre yapın. Bu arada pazarlık demişken, ne alırsanız alır, pazarlık yapın. Zaten fiyat sorduğunuzda "Siz ne verirsiniz?" diyerek sizi zorla pazarlığa sokmak isteyeceklerdir. 60$ dedikleri bibloyu 20-25$'a alabilirsiniz rahatlıkla. Eğer dalış yapmaya meraklıysanız ada yakınlarında, mevsimine göre balina köpekbalıkları bulunduğunu belirteyim. Böyle bir imkanınız da var.

Restaurant vs. olarak, Avrupa şehirlerindeki gibi, olmazsa olmaz diyebileceğim yerler yok. Az bir TripAdvisor araştırması yapınca çıkacak 1-2 restaurantı deneyebilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken şey temizliği.


Bütçe durumunuza göre, Türkiye'deki benzer otellere göre fiyatı oldukça iyi olan, adanın kuzeyinde, bizim de Kaldığımız Nungwi bölgesinde yer alan DoubleTree Nungwi by Hilton'u konaklama için tavsiye edebilirim. Yemek kısmı biraz zayıf olmasına rağmen herşey dahil konsepti var. Plajı güzel. Plajında 24 saat göre yapan 2 güvenlik görevlisi var. Adanın her plajında bulunan ve ilk başta bunaltıcı gelen beachboy'lara zamanla alışıyorsunuz ve sizi rahatsız ederlerse güvenlik de yardımcı oluyor. En güzel olanı ise, otelin plajından, Zanzibar'ın doğu kıyısı boyunca aşağı doğru yürüyebiliyorsunuz. Otellerin plajları var, fakat bizdeki gibi oteller tarafından tapulanmamış. Halk yürüyebiliyor. Bu arada unutmadan belirteyim. Bu otelin bir güzel yanı da, Stone Town'da bulunan bir şubesi daha var. Böylece, bizim gibi son gün merkezi gezmek isterseniz, rica edip, valizlerinizi merkezdeki otelde tutabiliyorsunuz.


Son olarak, Zanzibar'a gitmeyi düşünenler için bir öneride bulunayım. Toplu taşıma olmasına rağmen bu bizim kullanacağımız tarzda değil. O nedenle taksi kullanmak durumundasınız. Bilgilerini Tripadvisor'dan edindiğim Aseid'i, adadaki tüm ulaşım işleriniz için kullanabilirsiniz :) +255 65 584 6082 numarasından WhatsApp ile mesajlaşın, size her türlü yardımcı olacaktır. Bizi Zanzibar Havalimanı'ndan, elinde ismimi tutan bir görevliyle alıp Nungwi'ye 40$ gibi bir ücrete götürdü. Ayrıca yol masrafınıza biraz daha ekleyerek size güzel baharat tadım turu, Prison Adası turu, gibi turlar da ayarlayacaktır. Kendisini kesinlikle tavsiye ederim, işlerinizi çok kolaylaştıracaktır.

Güney yarı kürede bulunan Zanzibar, tropik ağaçları, meyveleri, bembeyaz sahilleri ve masmavi okyanusu ile gerçekten cennet gibi bir yer. Uygun fiyata bilet bulduğunuzda ya da millerinizle biletinizi alın ve direkt uçuşun keyfini çıkarın derim. Aramızda saat farkı da bulunmayan Zanzibar, artan döviz kuruna rağmen hala bizim 5 yıldızlı otellerimizle aynı oranda olan otel fiyatları ile yaz tatilinde tercih edilecek bir yer gerçekten.


( tanzanya, zanzibar, nungwi, stone town, freddi mercury, hint okyanusu, baharat, palmiye, tatil, deniz, kum, güneş, doubletree )