1 Aralık 2015 Salı

Orlando

ABD'nin doğu yakasındaki en önemli lokasyonlardan birisi de Orlando tabi ki. Miami seyahati yapan hemen hemen herkesin bir şekilde uğrayacağı bir lokasyon Orlando. Miami'den arabayla, geniş geniş otoyollarda 3,5 saatlik bir yolculuk sonrası ulaşabilirsiniz Orlando'ya. New York'dan gitmek isterseniz ise 2,5 saatlik bir uçak yolculuğu gerekiyor ulaşmak için. Şimdi biraz bahsedelim şehirden.

Orlando, Florida'nın en gözde ikinci şehri. Yine doğu kıyısında bulunuyor. Şehrin merkezi, Miami gibi okyanus kıyısında değil fakat 45 dakikada arabayla okyanus kıyısına ulaşabiliyorsunuz. Şehrin kendisi, zaten haritalardan da görüleceği üzere ufak ufak yüzlerce gölle kaplı. Yağmur sonrası su birikintisi gibi gözüküyor bu ufak göletler fakat yer altından besleniyorlar. Bizdeki süs havuzlarının doğal versiyonları gibi düşünebilirsiniz, çok enteresan. İklim olarak ise Miami'ye benziyor Orlando. Fakat iki şehri kıyaslamam gerekirse Orlando'daki yağmurlar çok daha şiddetli ve ani oluyor. Miami'deki gibi Kasım-Mayıs arası kuru ve gezilmesi gereken mevsim oluyor Orlando için. Bizim gibi Ağustos'da giderseniz ise her an yağmura hazırlıklı olun. Cebinizde mutlaka bir cep yağmurluğu bulunsun. Hava sıcaklığı ise yine 32-33 derecelerde sabit sürekli.

Orlando şehrinin asıl konsepti tabi ki tema parklar. Buralara gitmek için ise aracınızın olması şart. Şehir otobanlar şehri ve arabasız burada da işiniz zor. Bu şehir dünyanın en önemli ve bilindik iki tema parkı olan Disney World ve Universal Studios'u barındırıyor. Bunların dışında ekstra fazla bir şeyi yok aslında. Şimdi Orlando'da yapılabileceklerden bahsedeyim biraz.


Universal Studios


Meşhur Universal Stüdyolarının iki adet tema parkı var ABD'de. Bir tanesi Los Angeles'da bulunan Hollywood tema parkı ve bir diğeri de Orlando'da bulunan Universal Studios. Orlando'daki tema park Universal Studios Florida ve Islands of Adventure şeklinde iki parktan oluşuyor. Bilet alırken iki park için tek tek ya da birlikte bilet alabiliyorsunuz. Tabi ki birlikte bilet almak daha karlı oluyor. Buraya gidecek arkadaşlara çok önemli bir uyarıda bulunayım. Gideceğiniz parklarda zamanınızın çok büyük bir kısmı kuyruk beklemekle geçecek. Bu süreyi minimuma indirmek için kesinlikle ama kesinlikle Express Pass almak gerekiyor. Bu kart sayesinde aktivitelere öncelikli olarak girebiliyorsunuz. Yine gittiğiniz gibi giremiyorsunuz ama yarım saat beklemek yerine 2 dakika falan bekliyorsunuz. Bu kartın fiyatları sizi tereddüte düşürebilir çünkü neredeyse bilet parası kadar para vermeniz gerekecek fakat vermek zorundasınız, yoksa gününüz tamamen boşa gider. Ayrıca bir hatırlatma daha, Express Pass belirli günler için rezerve ediliyor ve fiyatları da günlere göre değişiyor. Yani istediğiniz tarihte alamama durumunuz da var. Bu nedenle önceden almanızda fayda var. Özetle çok para vermeniz lazım onu söyleyeyim ve Orlando'ya gidiyorsanız bundan kaçışınız yok :)

Hulk sonrası zafer :)

Gelelim burada neler olduğuna. İki park arasında CityWalk adında meşhur bir kapalı yol var. Burada bir dolu hediyelik eşya satan yer, restoran vs. bulabilirsiniz. Dünya'nın en büyük Hard Rock Cafe'si de yine burada bulunuyor. İki parkı birbirine bağlayan bu yolda parklar arası yürüyüş yaklaşık 15 dakika falan sürüyor. Biz yoğunluğumuzdan ötürü iki parkı tek günde gezmeye karar verdik. Express Pass aldıktan sonra iki parkı da, biraz tempolu bir şekilde tek günde gezebildik ve hemen hemen girmek istediğimiz her aktiviteye girebildik. Sadece çok beğendiklerimize ikinci kez girme şansımız olmadı ve bir kaç ufak ve diğerlerine göre önemsiz aktiviteyi kaçırdık. Eğer bol vaktiniz varsa iki park için iki gün çok iyi olur. Eğer tek gününüz varsa ve benim gibi gezebilir miyiz diye çok tereddütte kaldıysanız tek gün de zorlama bir şekilde yetiyor (Tabi yanınızda sizi yavaşlatacak çocuk falan yoksa :)



Parklar Hollywood temalı eğlenceli aktivitelerden oluşuyor. Buranın en meşhur iki aktivitesi, iki parkta da birer adet bulunan Harry Potter aktiviteleri. Bunları gerçekten atlamamanız lazım, hatta ilk olarak bunlara gidin. Devasa bir üç boyutlu ekran içerisinde Harry Potter dünyasına giriyorsunuz ve adeta filmi yaşıyorsunuz. Kelimeler gerçekten çok yetersiz kalıyor anlatmakta. Universal Studios'un en aklımda kalan aktivitesi burası oldu diyebilirim. İki park arası geçiş için City Walk dışında Harry Potter aktivitelerini de kullanabilirsiniz. Hogwarts Express'e binerek bir parktan diğerine geçebilirsiniz. Biz, zaman kalmadığı için binemedik ama çok önerdiler bu aktiviteyi. Unutmadan, Harry Potter aktivitelerinde Express Pass yok :) Islands of Adventure'da bulunan The Incredible Hulk ise, buranın bir başka olmazsa olmaz aktivitesi. Dünyanın en hızlı roller coaster'larından birisi Hulk. Aşağıdan baktığınızda oldukça korkutucu gözüküyor ve tren raylarda giderken adeta bir uçak geçiyormuş gibi bir ses duyuyorsunuz ve açıkçası bu tarz roller coaster'lardan korkanlar binmesin ama biz çok keyif aldık ve bir daha binemediğimize üzüldük öyle söyleyeyim :) Her ride'dan tek tek bahsetmeyeceğim ama bunlara kesin gidin. Rip Ride Rock'a da binin :) Unutmadan söyleyeyim, yanınızda yedek t-shirt ve şort götürün çünkü sulu aktiviteler de var ve çok çok ıslanabilirsiniz. Özetle, eğer roller coaster ve daha yetişkinlere yönelik biraz da korkutucu aktiviteler arıyorsanız, ilk tercihiniz Universal Studios olsun. Sıra beklediğim bir aktivite sonrasında kötü diye üzüldüğüm çok az olmuştur.


Disney World


Orlando Disney World, aklınız hayaliniz almayacak ölçüde büyük bir alana kurulmuş tema parklardan oluşan bir bütün aslında. Bahsettiğim parklar öyle birbiriyle yan yana falan değil, Universal'dan oldukça farklı yani. Aklınızda hepsini bir güne sıkıştırırım gibi bir düşünceniz varsa silin hemen onu :) Parklar arasında ulaşım için seçenekler, shuttle, tekne, raylı sistem ya da şahsi araba şeklinde. Otoyollardan falan geçmek gerekiyor ve bu bölgedeki otoyollar tabelaları bile Disney karakterlerini içeriyor. Gelelim bu parklarda neler olduğuna...

Magic Kingdom 

Disney World'un en bilindik parkı. Meşhur Cindrella'nın kalesi burada bulunuyor. Özellikle çocuklar için harika bir mekan burası. Tabi içinizde çılgın bir Mickey, Goofy sevgisi falan varsa sizin için de çıldırmalık bir mekan olacaktır. Bu park, gece 12'ye kadar açık. Biri sabah biri akşam olmak üzere günde iki kez karakterlerin geçit töreni var (Disney Parade). İkisini de görme imkanımız oldu ama akşam olan çok daha hoşuma gitti. Işıklar içerisinde falan çok daha güzel ve masalsı gözüküyordu. Buranın en meşhur olayı ise tabi ki

Cindrella'nın kalesinin önündeki büyük meydanda her gece yapılan havai fişek gösterisi. Parka giriş için sizden aldıkları paranın büyük bir kısmını burada havai fişeklerle size iade ediyorlar :) Tabi bir de kalenin çeşitli show ve müzikler eşliğinde ışıklandırılması var ki hakikaten şahane. Park kendi içinde de 6-7 tane bölgeye ayrılmış. Her birisinde farklı konseptlerde oyuncaklar, atraksiyonlar, yeme içme yerleri var. Yeme içme demişken buradaki en meşhur restoran tabi ki Cindrella Kalesi içerisindeki restoran. Adeta bir masalı yaşıyormuş gibi oluyormuşsunuz ama burası hem en pahalı restoran hem de rezervasyonları 6 ay sonrasına falan veriyorlar haberiniz olsun. Tek tek her aktiviteden bahsetmeyeceğim ama buranın en görülmesi gerekenleri Peter Pan's Flight, Seven Dwarf's Mine Train ve Space Mountain. Unutmayın ki rezervasyonlu gitmezseniz bu aktiviteler için ortalama 1-1,5 saat sıra beklemeniz gerekebilir. Zaten Magic Kingdom en kalabalık park olduğu için en fazla burada sıra bekliyorsunuz ne yazık ki.

Epcot

Parkları tanıtırken meşhurluk sırasına göre gidiyorum ve Epcot ikinci sırada geliyor. Bu parkın konsepti ise teknoloji ve uzay. Bu konulara ilgiliyseniz ikinci tercihiniz burası olsun. Yine Magic Kingdom'daki bölgelere ayrılma, yeme içme konseptleri burada da var. Parkın hemen girişinde, ortada devasa bir küre var Epcot'un simgesi olan. Bunun içindeki aktiviteye katılın derim. İletişim dünyasının geçmişini size interaktif bir şekilde bir raylı sistem üzerinde anlatıyorlar. O kocaman kürenin içini tamamen dolaştırıyorlar size. Benim gittiğim aktiviteler arasında en hoşuma gidenlerden birisi ise Mission Space. Burada 2 adet uzay mekiği fırlatma simülasyonu var birisi kolay birisi zor olmaz üzere. Biz zor olanına bindik. 4 kişi biniliyor ve herkesin bir görevi oluyor ve sizi ekip olarak uzaya fırlatıyorlar. Gerçekten büyük bir G kuvveti ile sizi koltuğunuza yapıştıran değişik bir deneyim. Mide ve kulak sorunu olanları biraz zorlayabilir haberiniz olsun. Buranın diğer meşhur aktiviteleri ise Soarin ve Test Track. Buralar için de beklemeyi göze almanız gitmeden.

Animal Kingdom

  

Eğer hayvanlar, özellikle vahşi hayvanlara özel bir ilgi duyuyorsanız burası tam size göre. Gezdiğim 3 tema park içerisinde en hoşuma giden burasıydı diyebilirim. Buranın konsepti tamamen hayvanlar üzerine. Adeta bir belgesel içinde gibisiniz. Park yine bölgelere ayrılmış. Bu bölgeler kıtaların isimleri verilmiş. Asya, Afrika gibi bölgeler var. Bu bölgelerdeki yapılar, bitki örtüsü, hayvanlar, hepsi ilgili kıtayı yansıtıyor. Bir tarafta Afrika ezgileriyle dans ederken diğer tarafta tapınaklar içinde Bengal kaplanlarını gözlemleyebiliyorsunuz. Tabi ki burada da binilebilecek roller coasterlar ve çeşitli aktiviteler var. Buranın meşhur ve sıra bekletenleri ise Expedition Everest, Kali River ve Kilimanjaro Safari. Bunlardan sadece Everest'e gidemedim. Roller coaster sevenler kesin binmeli ama. Son bir not; Kilimanjaro Safari'ye gitmeden dönmeyin buradan. Gerçek safari araçlarının içinde Afrika safarisine çıkıyorsunuz. Bir dolu vahşi hayvanın arasından, tel örgü vs olmadan geçiyorsunuz. Gerçekten çok güzeldi.

Hollywood Studios

Disney parkları arasında bir tek buna gidemedim zaman yetmediğinden ötürü.

Disney World'e Gitmeden Önce Bilinmesi Gerekenler

Benim gibi kısıtlı vakti olanlara önemli bir kaç detay da vermek isterim. Disney'de, Universal'daki gibi bir öncelikli giriş yok. Bir kaç gün önceden, parklar içerisindeki kiosklardan ya da cep telefonu uygulamasından aktivitelere ücretsiz rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Tabi ki çok sevilen aktiviteler hemen doluyor. Her gün için 3 aktivite hakkınız var ve siz bir tanesini seçince sistem otomatik olarak diğer ikisini de ekliyor yanında. Yani biraz şansa kalmış. İstediğiniz aktiviteye istediğiniz zamanda gitmek kolay değil. Çok istediğiniz bir aktiviteye yer bulup günün geri kalanını ona göre şekillendirin derim.

Disney World, aşırı kalabalık. Aşırı kalabalık kavramı size ne ifade ediyorsa onu 3le çarpın, o kadar kalabalık. Biz bahsettiğim 3 parkı 2 günde gezdik fakat hem çok yorulduk, hem de yapamadığımız aktiviteler oldu. Yine de çok çok zorlayarak, hemen açılış saatinde parklara girip, kapanış saatine kadar içerde kalarak falan bu üç parkı 2 günde gezebilirsiniz. İdeal bir plan olarak benim tavsiyem ise Disney World'e 4 gün ayırmanız. Her park için 1 gün en ideali olur. Bunu yaparken de farklı bilet seçeneklerini değerlendirin tabi ki. 3-4 günlük biletler, tek günlük ve tek parklık biletlerden daha uyguna geliyor çoğu zaman. Ayrıca unutmayın ki burası gerçekten her anlamda pahalı bir yer. O yüzden bütçenizi önceden ayırın ve ona göre gidin.

Bir diğer önemli husus ise gitmeden Disney World'un akıllı telefon uygulamasını indirin kesinlikle. Hem aktivitelere rezervasyonlarınızı buradan yapabiliyorsunuz, hem de her bir aktivitenin anlık bekleme süresini görebiliyorsunuz. Böylece boş olan aktiviteye hemen gidebilirsiniz. Ayrıca uygulama içindeki harita sizin anlık olarak yerinizi de gösteriyor. Böylece devasa parklar içerisinde kaybolmadan istediğiniz aktiviteyi bulabiliyorsunuz. Son bir not: Universal'daki ıslanmak ile ilgili uyarılarım burada da geçerli. Yanınızda yedek kıyafet götürün :)

Yağmur konusunda çok ciddiyim evet :)
Son Notlar

Orlando'da oteller, genelde ailelere hitap ettiği için apart şeklinde ve diğer şehirlere göre oldukça ucuz olduğunu göreceksiniz. Bu konuda hiç bir sıkıntı yaşamazsınız. Fakat biraz daha fazla para verip Disney World'de bulunan otellerde kalırsanız, tema parklara 1 saat erken giriş, bedava tema park biletleri gibi avantajlardan faydalanabilirsiniz ki Orlando'yu gezmiş birisi olarak bir daha gelirsem kesinlikle böyle bir konaklamayı tercih ederim. Bu oteller, yine zamanında Disney World'un kendisinin yaptığı göletler arasında bulunuyor ve bazı tema parklara direkt olarak otelinizden vapur ya da raylı sistem ile gidebiliyorsunuz. Yeme içme işine gelirsek, genel olarak zaten gün içerisinde tema parklarda halledebiliyorsunuz fakat akşam uygun fiyatlı güzel bir şeyler yemek isterseniz Applebee's'i tavsiye ederim kesinlikle. Şehirde bir kaç tane var. Bir tanesi, Orlando'nun en bilindik lokasyonlarından olan International Drive üzerinde zaten.

Outlet haritamız
Ve Orlando'nun en bilindik yanını özellikle en sona bıraktım; evet alışveriş :) Orlando, Amerika Birleşik Devletleri'nin belki de en meşhur alışveriş ve outlet merkezi olarak da biliniyor. Burada insanlar çılgınlar gibi alışveriş yapıyorlar. Bir tanesi I-Drive'ın başında, diğeri de sonunda olmak üzere 2 adet büyük outlet var ve buralarda hemen hemen bulamayacağınız marka yok diyebilirim. Fakat buraya gelen insan sayısı arttıkça zamanla outletlerde bile fiyatlar artmış diyebilirim. Türkiye'de çok pahalı olan markaların ürünlerini gerçekten iyi fiyatlar alabilirsiniz fakat "Öyle çok marka takıntım yok, ben 3-5 t-shirt falan alayım" derseniz düşündüğünüz gibi gitmeyebilir alışveriş işi. Uygun fiyata kaliteli ürünler almak isterseniz, Tj-maxx ve Ross'u tavsiye ederim kesinlikle. Belki outletlerdeki gibi markalar ayrı mağazalar halinde değil ve ürün çeşitliliği az fakat dikkatlice bakarsanız çok uygun fiyatlara markalı ürünler bulabilirsiniz. Özellikle bayanlar çanta almak istiyorlarsa bu iki mağaza dışında hiç bir yere gitmelerine gerek yok.

Orlando'ya alışveriş için minimum 1 tam gün ayırmanız lazım ki iştah ve bütçe durumunuza 1 gün yetmeyebilir bunu da unutmayın. Tema parkları da işin içine katarsak dolu dolu bir Orlando gezisi için en az 1 hafta ayırmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.


( Orlando, Amerika Birleşik Devletleri, Tatil, Eğlence, Tema Park, Universal, Stüdyo, Disney World, Epcot, Magic Kingdom, Outlet, Alışveriş, Yağmur )