Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2013 Pazartesi

Cehennem (Inferno) - Dan Brown


Kitabı çıktığı gün almıştım fakat okumak ve inceleme yazmak bu zamana kadar kaldı ne yazık ki. Şimdi düşünüyorum da keşke hemen okusaymışım. Uzun bir kitap okumama döneminden sonra bu kitap ilaç gibi geldi diyebilirim.

Kitap, daha ilk 10 sayfada kendine bağımlı yapmaya başlıyor insanı. Dan Brown'un tarzı, insanı çok fazla boğmayan, kısmen basit olan betimlemeleri ile oldukça kolay anlaşılır oluyor. Beğendiğim bir diğer husus ise roman içerisindeki hikaye sayısını sınırlı tutması. Yani 10 tane ayrı hikaye ile başlayıp kitabın sonunu bağlayamama gibi bir durum olmuyor. Akış ve takip edilebilme durumu, önceki kitaplarındakinde de daha iyi olmuş diyebilirim.

Gelelim konuya. Belki konuların çok ilgimi çekmesinden dolayı, ya da çok tutulan konuları seçmesinden dolayı Dan Brown'un kitaplarını merak içerisinde okuyorsunuz. Bu kitapta, insanı merakta bırakan en önemli unsur kuşkusuz ki Dante olmuş. Dante ile ilgili, fazlaca paralar saçılarak yapılacak bir reklam kampanyası bile bu kadar tutmazdı eminim. Kitabın çeşitli yerlerinde bir çok kez kendisine, yaşamına, siyasi görüşüne, eserlerine değinilmiş ve bir çok detay verilmiş. Bu kitap sonrası, hiç alakası olmayan insanların bile merak edip İlahi Komedya'yı okuyacağından eminim. Kitapta bahsi geçen eserler, belli ki çok büyük bir bilgi birikimi, çalışma ve ekip çalışması ile incelenmiş. Dan Brown'ın ve etrafındaki yardımcı insanların gerçekten de inanılmaz bir bilgi birikimine sahip olduğu söylenebilir. Mekanları ve eserleri öylesine güzel işlemişler ki, kitap okurken bir kaç kez durup Google'a araştırma gereği duydum. Müzelerde gezdiğinizde yanından geçip "güzel çizilmiş" dediğiniz eserlerin altındaki anlam, kimin için, ne amaçla yapıldığı gibi bilgileri öğrendikçe yeniden yeniden incelemek istiyorsunuz eserleri.

Kitabın geçtiği mekanlara bakacak olursak, Dan Brown'ın uzmanlık alanı olan Floransa, Venedik ve az da olsa İstanbul işlenmiş. İtalya'yı ve Floransa'yı daha önce gezmiş bir insan olarak keşke bu kitap bir kaç sene önce çıksaydı da, o eserlere daha fazla bilgi ve merak sahibi olarak baksaydım diyorum. Hikayenin geçtiği mekanlardaki gizli geçitler, çoğu kişinin dikkat etmeyeceği ufak detaylar, bundan sonra özellikle Floransa'yı gezecek insanlar için incelenecek yerler oldu artık. Gelelim İstanbul'a. Diğer şehirlerden biraz daha az değinilmiş olsa da özellikle Tarihi Yarımada ile ilgili güzel tespitler mevcut. Yabancı birileri tarafından her işlendiğindeki o fesli, sarıklı, Arabistan'a benzetilen İstanbul bu sefer daha doğru tespitlerle, ön yargılardan uzak, gerçekten de olduğu gibi işlenmiş. Yalnız bildiğiniz tanıdığınız yerlerin kitapta işlenmesinin şöyle bir dezavantajı var; konudan sapıp mekanların nasıl tanıtılmış onu takip ediyorsunuz bu sefer. Bir de neresi olduğunun merak edildiği yerler var ki biz bildiğimiz için bunları hemen tahmin edebiliyoruz ve heyecanı kalmıyor :) Bir diğer nokta ise, herkesin bir çok gezip gördüğü tarihi eserlerimiz ile ilgili bilmediğimiz detay bilgileri edinebiliyoruz kitaptan.

Senaryoya gelirsek. Akıcı ve insanı sürükleyen bir konu var yine ortada. Önceki kitaplardaki gibi belli bir amaç doğrultusunda tarih içerisinde yolculuk ediyor ve bir takım gizemler çözmeye çalışıyoruz. Hikaye ilerlerken tarihi mekanlar ve detayları ile birlikte, günümüze ait teknolojik gelişmelerden bahsedilmesi, kitapta biraz da bizden birşeyler bulmayı sağlıyor. Özellikte polisiye seven insanlar için kitapta Dan Brown'ın, kim olduğunu merak ettiğimiz karakterler arasında bir ters köşe yapması var ki dillere destan:) Fakat ne yazık ki -spoiler- Robert Langdon'ın hafızasını kaybetmesi sonrası gerçeklerin anlatıldığı esnadaki kurgu çok yavan ve basit kalmış. Truman Show tarzındaki 'Her şey bir senaryoydu' yaklaşımı bende, bir film izleyip sonrasında herşeyin rüya olmasının bıraktığı etkiyi bıraktı. Burası için daha iyi bir kurgu yapılabilirmiş bence -spoiler sonu-

İşten güçten ötürü kitabı tek seferde okuyamadım ne yazık ki fakat bir pazar günü sabahtan başlanıp bir solukta okunacak bir kitap olmuş diyebilirim. Dan Brown'ın yeni kitaplarını dört gözle bekliyor olacağım.

( dan brown, inferno, cehennem, dante, ilahi komedya, cennet, araf, istanbul, venedik, floaransa )

7 Ocak 2013 Pazartesi

Zaman Çarkı (Elise) - Ken Grimwood


Evet, oldukça spoiler içerir şekilde:) 'Zaman Çarkı', orijial adıyla 'Elise' adlı kitaptan bahsedeceğim biraz.

Koridor Yayıncılık çıkışlı ve Ender Nail çevirili kitap Ken Grimwood tarafından yazılmış. Kitabın arka kapağındaki hikaye oldukça ilgiç gelmişti. Alma sebeplerimden birisi bu, diğeri de sanıyorum 'Olasılıksız' tarzı siyah beyaz, çekici kapağı oldu:) Kitapta 1600'lü yıllarda doğan ve sonrasında hiç yaşlanmayan bir kişnin hikayesi anlatılıyor. Kitap 2 ayrı senaryoda gidiyor. Bir tanesi 1600'lü yıllarda başlayıp devam eden, diğeri ise 1900'ün sonlarında devam eden iki hikaye olarak. Sonrasında tahmin edeceğiniz gibi bu hikayeler kesişiyor ve birleşiyor. Kem Grimwood'un bir kitabını ilk kez okudum. Açıkçası özellikle sürükleyici hikayelerde kahramanın ağzından olan anlatımı sevmediğim için bu kitabın anlatım kısmını oldukça iyi buldum. Yazar dışarıdan bir kişi olarak hikayeyi aktarıyor.

1600'lü yıllarda başlayan bölüm o yılların Fransa'sını kafanızda canlandırmanıza yetiyor ve sizi o tarihlere götürüyor. Romanlardaki en büyük sıkıntım olan farklı dillerdeki insan isimleri ve bu kişilerin saysının fazla olması bu noktada beni biraz zorladı açıkçası ama hikayeyi kaybetmeden devam edebildim. Ana karakterimiz bu yıllarda doğuyor ve ölümsüz yaşantısına başlıyor. Sevgilileri, eşleri oluyor. Onlar yaşlanırken ve ölürken kendisi genç olarak kalmaya devam ediyor. Bu hikaye, 1900'lü yılların sonralarında karakterin ismini Elise olarak değiştirmesi ve kendisini bu durumdan kurtarmasını umduğu bir profesör ile tanışması, durumunu anlatması ve çözüm araması kısmına geliyor. Çok da fazla detay vermek istemiyorum okumak isteyenler için. Genel hikaye bu şekilde.

Kitap, konunun ilginçliği ile birlikte sürükleyici başladı. Ana karakterin, Fransa'da o yıllarda yaşadıkları, kölecilik zamanları ve o zamanlardaki ayaklanmalar oldukça iyi aktarılmış. Özellikle karakterin, yaşlanmadığını keşfedip sevdiklerini birer birer kaybetmeye başlayınca hissettikleri ve büründüğü ruh hali, sizi de kolaylıkla etkiliyor. Fakat sonlara yaklaştığımda hikaye hızlanmaya başladı. Eskiden bölümler arası 1-2 yıl ilerlerken bir anda 10 yıl 20 yıl ilerlemeye başladık. Elise'in bir ülkedeki yaşantısı anlatılırken sonraki bölümde bir anda hiç alakası olmayan başka bir ülke ve yaşama geçti. Sanki yazar kitabın sonralına doğru sıkılmış da bir an önce bitirmek istemiş gibi. Tarih sayfalarında duyduğumuz isimlerle geçen o kadar güzel işlenmiş hikayeler, çok basit bir sonla bitti açıkçası. Kitabın ortalarına kadar oldukça heyacanlı okurken son bölümlerinde ise sıkıldım ve hayal kırıklığına uğradım. Fakat 3-4 gün içinde normal bir tempoda bitirilebilecek, fazla beklenti olmadan zaman geçirmek için fena olmayan bir kitap. Eğer 'The Man From Earth' filmini izlediyseniz ve hoşunuza gittiyse, bu kitabı da muhtemelen seveceksiniz.

zaman çarkı, elise, ken grimwood, Ender Nail, Koridor Yayıncılık, kitap, roman, inceleme )