24 Ocak 2020 Cuma

İzlanda, Reykjavik - Ocak 2020


Avrupa'da bulunmanın avantajıyla, Türkiye'den bildiğim kadarıyla direkt uçuş bulunmayan ve gitmesi de oldukça meşakkatli olan İzlanda'yı, 3 günlük bir seyahatle keşfedelim dedik. Merak edenler ve gitmeyi düşünenler için adadan ve seyahatimizden bahsedeyim biraz.

İzlanda, her ne kadar kağıt üzerinde Avrupa'da olsa da, hem haritadaki konumu hem de jeolojik özellikleri itibariyle tam olarak Avrupa'da değil aslında. Yazının devamında da değineceğim fakat İzlanda aslında Kuzey Amerika ve Avrupa tektonik plakalarının, yani o kocaman kıta parçalarının ayrıldığı noktada bulunuyor. Avrupa'nın en kuzeydeki başkenti Reykjavik'e sahip olan İzlanda'dan ve kısa bir programla gezilebilecek yerlerini detaylandıralım biraz.

- İzlanda 330.000 civarı bir nüfusa sahip ve bu nüfusun yarısına yakını başkent Reykjavik'te bulunuyor. Bu nüfusun %100'ü okuma yazma biliyor.

- Ekşisözlük’ten enteresan bir bilgi: Reykja kelimesi “duman” ve vik kelimesi “koy” anlamına geliyor. Dolayısıyla başkent Reykjavik “Dumanlı Koy” anlamına geliyor. Viking kelimesi de yine bu sebepten “Koylu”, “Körfezli” anlamına geliyor.


- 1000 ISK (İzlanda Kronu) yaklaşık 8$ yani yaklaşık 48TL ediyor. Fakat bana inanın bu kur bilgisinin hiç bir önemi yok. İzlanda PAHALI! Avrupalı gezginlerin bile pahalı dediği bir yerde bizim boynumuz zaten kıldan ince :) İzlanda'ya gelmeden önce yanınızda taşınabilecek yiyecek getirmenizi, kahvaltı için corn flakes, gün içinde atıştırmalık, akşam yemeği için hızlı noodle gibi alternatifler bulundurmanızı tavsiye ederim. Mekanlarda yeme-içme gerçekten pahalı. İki kişi bir öğünde ortalama bir yemeğe minimum 200-250TL vermeniz gerekiyor. Bonus, Netto, Kronan, 10-11 gibi marketlerdeki hazır sandviçlerle bunu biraz daha aşağı çekebilirsiniz fakat marketler de genel olarak pahalı.

- Yukarıdaki pahalılığın başlıca sebebi coğrafya. İzlanda hem konum, hem iklim ve bitki örtüsü olarak tarıma ve dolayısıyla ürün çeşitliliğine elverişli bir yer değil. Bu nedenle bir çok ürün ithal ediliyor. 

- İzlanda’da otellerin çoğu guesthouse şeklinde bu nedenle yüksek bir beklentiniz olmasın. Bazen para durumuna göre bir tercih meselesi bazen de lokasyon kaynaklı zorunluluk olacaktır misafir evinde kalmak.

- Şebeke suyu içilebiliyor ve hatta su o kadar temiz ki marketlerde satılan sular da aynı yerden doluyor. Soğuk suyu açıp bir süre beklemek gerekiyor. Çünkü farklı bir tesisattan gelen sıcak su aslında doğal kaplıca suyu. Bu nedenle sıcak su kokulu ve suyun tadında kükürtümsü bir aroma var.

- Her yerde kredi kartı geçtiği için seyahat için nakite ihtiyaç yok denilebilir. Sadece yolda denk gelirse meyve almak ya da tur rehberlerine tip vermek için gerekebilir. 

- Otopark için detaya girmeyeceğim. Şurada çok çok güzel bir yazı var, tavsiye ederim: https://www.iheartreykjavik.net/parking-in-reykjavik/

- İzlanda'nın çok meşhur bir mutfağı yok. Yoğurtları (Skyr) çok güzel. Bunun yanında bir ölçüde kuzu etleri meşhur. Ben yedim ve çok bir fark hissetmedim. Ayrıca köpek balığı çorbası ve belli dönemlerde çürümüş balina eti yediklerini de duydum.


Kış Mevsiminde İzlanda

İzlanda aslında daha çok bahar ve yaz aylarında tercih edilen bir yer. Fakat kış mevsiminde gitmenin de farklı avantajları oluyor. Öncelikle uçak biletleri çok daha ucuz oluyor. İki kişi, Lviv -> Katowice -> Reykjavik -> Wroclaw -> Lviv uçak biletlerini toplamda 1100TL gibi bir fiyata aldık. Kışın gitmenin bir diğer avantajı ise tabi ki dünyanın belli yerlerinde görebilme imkanı olan kuzey ışıkları, namıdiğer Aurora Borealis...

Çok detaya girmeden bahsetmek gerekirse, güneş patlamaları sonrası ortaya çıkan yüklü parçacıkların, dünyanın kuzey ve güney kutupları arasındaki manyetik çizgilere çarpması sonrası kutup bölgelerinde oluşan, genelde yeşil renkte olan ve çıplak gözle görülebilen bir doğa olayıdır. Her ne kadar planlasanız da kuzey ışığı görebilmek ciddi anlamda şans gerektirir. KP Index değerinin 3 ve üzerinde olması, gecelerin uzun olması ve havanın bulutsuz olması gerekir. KP Index ne kadar büyük olursa kuzey ışıkları o kadar güneyden görülebilir aslında. Kış mevsiminde İzlanda'da bulunmak, gece süresinin uzun olması sebebiyle şansı artırıyor fakat ne yazık ki biz oradayken hava tamamen bulutluydu ve kuzey ışığı göremedik :( Kışın günlerin çok kısa olması ise, günlük gezi sürenizi kısıtlıyor ne yazık ki.

https://www.goopti.com/en/about/goopti_blog/aurora-borealis-where-to-see-the-northern-lights-in-2020

Her ne kadar kuzey kutbuna yakın olduğu için zorlu bir coğrafya ve iklime sahip gibi gözükse de İzlanda aslında o kadar soğuk bir kara parçası değil. Yakınından geçen Gulfstream sıcak akıntısı sayesinde kışları sıfır dereceye yakın geçebiliyor. Biz gün içerisinde 7 dereceleri bile gördük Ocak ayında! Dikkat etmeniz gereken nokta, hava çok ani olarak değişebiliyor. Bir anda kar fırtınası olup sonra güneş açıp 5 dakika sonra rüzgarlı bir hava olabiliyor. Fakat kışın İzlanda'da bulunmanın en keyifli yanı ise yarı donmuş şelaleler ve kar kaplı sonsuz düzlükler olsa gerek.



3 Günlük Gezi

Adanın etrafını rahatça turlamanızı sağlayan bir yol var fakat bu yolu tamamlamak için en az 7-8 güne ihtiyacınız var ve adanın kuzeyi de iklim olarak biraz daha zorlu. 3 günlük kısa bir seyahat için, bizim de takip ettiğimiz ve içerisine güzel aktiviteler sığdırdığımız plan şu şekildeydi:

1. Gün

Adaya vardığımız akşam, rotamıza uygun olması nedeniyle Selfoss kasabasında konakladık. Gün içerisinde ise sırasıyla aşağıdaki yerleri gördük:

- Seljalandsfoss: Güne başlangıç için harika bir yer. Kışın bile gürül gürül akan ve yol kenarından da hemen görebileceğiniz bir şelale. Aynı akıntı üzerinde, hemen öncesinde Gljufrabui adında bir şelale daha var yürüme mesafesinde. Buna ulaşmak için ise bir yarıktan geçmek gerekiyor. Kışın buz nedeniyle biraz zor ve biz denemedik fakat tavsiye edilir. Buradaki otopark ücretli bilginiz olsun. Parkmetrelere kredi kartınız ile ödeme yapabilirsiniz.


- Eyjafjallajökull: Doğu istikametine giderken, yıllar önce patlayarak dünya uçuş trafiği altüst eden meşhur yanardağı ve aynı isme sahip buzulu görebilirsiniz. Gezilecek çok bir espirisi yok fakat en azından yanından geçeceksiniz. Eyya-fiyatla-yokutl şeklinde okumalısınız ;)

- Vik: Rotamızın en doğu noktası Vik kasabasıydı. Siyah kumsalıyla ünlü kasaba, adanın daha doğusuna gitmeyi planlayanlar için genelde konaklama noktası oluyor.

- Reynisfjara Sahili: Eğer dünyadayken farklı bir gezegen görmek isterseniz buraya gelin. Her yeri siyah ve grinin tonu olan sahil tamamen siyah, volkanik kumlardan oluşuyor. Deniz burada çok hırçın ve dalgalara dikkat edilmesi gerekiyor. En çok turist kazası bu bölgede oluyormuş. İzlanda, volkanik aktivitelerle oluşan bir ada olduğu için her yerde, volkanik kütleler olan bazaltın parçalanması sonucu oluşan gri toprak ve kumu görebilirsiniz. Sahilde, heykeltraş elinden çıkmış gibi görünen aşınmış kayalar, o rüzgarda delice uçan kuşlar, hırçın dalgalar ve simsiyah kum ve taşları görebilirsiniz.



- Dyrhólaey: Reynisfjara Sahili'nden de görülebilen bu yapı, zamanla dalgaların döverek oluşturduğu doğal bir kemer aslında. Denizin ortasında bulunuyor. Sadece burayı yakından görmek için biz gitmedik ama meşhur noktalardan burası da.

- Sólheimajökull: Mırdalsjökull buzulunun uzantısı olan bu buzul, Reykjavik'den fazla uzaklaşmadan keşfedilebilecek bir buzul. Biz belli bir ücret vererek 2 saatlik buzul gezisi turuna katıldık. Çok fazla bilgi verilmese de ekiple hareket etmek güzeldi ve tavsiye ederim. Tura katılmadan da buzula çıkabilirsiniz fakat çok dikkatli olmanız lazım çünkü çok kaygan ve içine düşebileceğiniz yarıklar var. Oraya gittiğinizde 2010 yılında buzul kütlesinin bulunduğu yeri görebilir, günümüzdeki yeri ile kıyaslayabilir ve küresel ısınma yok diyenlere bir güzel saydırabilirsiniz.    



- Skógafoss: Reykjavik'e dönüş yolu üzerindeki bu şelaleye de ulaşım oldukça kolay. Yine kışın bile kuvvetli akan, güzel bir şelale. Zaman kalır ise uğrayabilirsiniz.



2. Gün

Reykjavik merkezde konakladıktan sonra 2. günümüzü, meşhur Golden Circle turunu yaparak geçirmek istedik. Golden Circle, Reykjavik'ten başlayıp yine aynı yerde biten, yaklaşık 230km uzunluğa sahip ve üzerinde önemli turistik noktalar barındıran bir güzergah aslında. Ücretli turlara katılıp bu güzergahı otobüsle gezebileceğiniz gibi, bizim gibi araba kiralayıp kendiniz de gezebilirsiniz. Böylesi hem daha uygun hem daha keyifli olacaktır.

- Tingvellir Vadisi: Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarını ayıran Silfra Yarığı ve İzlanda’nın en büyük doğal gölü olan Thingvallavatn da vadi içerisinde yer alıyor. Çok maceraperest iseniz, belki de hayatınızda bir kere yapılabilecek bir aktivite olan Silfra Yarığı'nda dalış yapabilir, iki kıta arasındaki buz gibi berrak suda yüzebilirsiniz. Parka giriş ücreti yok fakat otopark ücreti 500 ISK civarı ve parkmetrelerden bilet alınması gerekiyor. Göl kenarındaki Thingvellir Kilisesi de uzaktan resim çekmek için harika bir görüntü sunuyor. Ulaşmak için biraz yürümek gereken ve kışın büyük oranda donmuş olan Oxarafoss Şelalesi de burada.


- Geysir: Bana göre İzlanda seyahatimizin en önemli noktası burasıydı. Filmlerden, belki çizgi filmlerden gördüğünüz gayzerin gerçeğini burada görebilirsiniz. Geysir, bildiğimiz gayzer anlamına geliyor. Toprak altında çok yüksek sıcaklıklara çıkabilen suyun bir anda patlayıp metrelerce yukarı fışkırması olayına gayzer deniliyor. Buraya adını veren Geyzir, depremlerden sonra nadir olarak patlıyor fakat burada bulunan Strokkur Gayzeri, yaklaşık 8 dakikada bir patlayarak 20-30 metre yüksekliğe fışkırıyor. Her gün, her yerde göremeyeceğiniz çok enteresan bir doğa olayı ve kesinlikle etkileyiciydi.


- Gullfoss: Çok etkileyici duraklardan bir tanesi de bu şelale. Yaklaşık 11 metre ve 21 metrelik 2 katı bulunan şelale toplamda 32 metre yüksekliğe sahip. Aşağıdan değil, yukarıdan görülebiliyor bu da güzel bir manzara ortaya çıkarıyor. Bu tarz şelalelerin en meşhuru Niagara'dır ve Gullfoss'un kesinlikle aşağı kalır yanı yok. Kışın yarısı donmuş haldeyken harika bir manzara sunuyor. 



- Kerid Krateri: 3000 yıllık bir volkanik krater olan olan Kerid Krateri, Golden Circle'ın genelde son durağı oluyor. Biz gittiğimizde donmuş ve etrafı toprakla kaplıydı. Resimlerden gördüğüm kadarıyla yaz aylarında yemyeşil otların arasında mavi bir boncuk gibi gözüküyor. 



3. Gün

Golden Circle sonrası akşam Reykjavik'de konakladık. Akşam turladığımız şehri, asıl sabah gezmeye karar verdik.

- Reykjavik: İzlanda'nın küçük başkenti. Aşırı turistik olmayan şehrin Skolavördustigur ve Laugavegur adında iki meşhur caddesi var. Buraları gezebilirsiniz. Haftasonları insan sayısı artsa da genelde oldukça sakin bir şehir Reykjavik. Gezilmesi gereken başlıca yerleri, aşağıda da bahsedeceğim kilisesi, Sun Voyager Heykeli, Tjörnin Parkı ve kuzey ışıklarını görebilmek için tercih edilen Grótta Deniz Feneri. Açıkçası kilise dışında hiç bir yer bize kesin gidilmesi gerekir gibi gelmedi. Biz de rahat rahat şehri turladık ve keyfile gezdik. Yarım gün rahat rahat yetti diyebilirim. 



- Hallgrímskirkja: Reykjavik merkezde bulunan ve şehrin simgesi olan kilise, İzlanda’nın en yüksek 6. yapısı ve yüksekliği yaklaşık 75m. 1986 yılında tamamlanan kilisenin dış kısmı, yanardağlardan süzülüp bazalta dönüşen lavları andırıyor. Girişinde, inanışa göre Kolomb’dan 500 yıl önce Amerika’yı keşfeden viking Leifur Eiríksson’un heykeli var. Kilise, Lutheran mezhebine hizmet veriyor.


- Blue Lagoon: Burası, İzlanda'yı arattığınız zaman karşınıza ilk çıkan resim olacaktır muhtemelen. Keflavik Havalimanı'na yakın olan Blue Lagoon, sıcak yer altı sularının bir noktada toplanıp, kaplıca olarak hizmet veren bir tesis. Giriş ücretli ve çok önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor. Ciddi de para vermeniz lazım haberiniz olsun. Suda bulunan Silika nedeniyle mavi bir renge sahip burası ve ismi de bu mavilikten geliyor. Biz çok kötü bir havaya denk geldiğimiz için fazla keyif alamadık açıkçası ama bahar aylarında gidecekler için çok keyifli olabilir. Dışarısı serinken 40 derece suda keyif çatabilirsiniz ;)



Yazıyı bitirmeden önce birkaç tüyo da vermek isterim. Öncelikle çok pahalı olan yeme içmeyi ucuza getirmek için https://coupons.is adresinde faydalanabilirsiniz. İndirimli menü ya da 1 alana 1 bedava kampanyalarına denk gelebilirsiniz.

Kuzey ışıklarını görebilmek için ihtiyacınız olan tüm parametreleri takip edebileceğiniz güzel bir mobil uygulama: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.jrustonapps.myauroraforecast

Reykjavik merkezde bulduğumuz Lebowski Bar'ı da tavsiye ederim. 1250 ISK'ya hamburger menü yiyebildik ki bu İzlanda standartlarında bedava :) İndirim her zaman olur mu bilmiyorum fakat mekan da çok güzeldi.

Icelandic Street Food, şehir merkezinde, çok ucuz olmayan, fakat ekmek içerisinde sınırsız çorba içebileceğiniz bir mekan. Paramı vereyim fakat en azından doyayım derseniz buraya da uğrayın derim.

Polonya şehirleri üzerinden Reykjavik'e Wizz Air uçuşları var ve uygun fiyatlı denk getirme ihtimaliniz çok yüksek. Aktarma olarak bu bölgeyi düşünebilirsiniz. 




Kendi zevkimize ve planımıza göre oluşturduğum haritaya da bu linkten ulaşabilirsiniz. Konakladığımız yerlerin, gittiğimiz-gitmediğimiz yerlerin bir listesi de bu haritada bulunuyor. https://drive.google.com/open?id=1_RgQJDbCBzjAdARVIazTvawFoq7JlDqE&usp=sharing

İmkanımız varken yaptığımız bu kısa seyahat çok hoşumuza gitti ve beklediğimizden daha fazlasını bulduk. Biraz da tadı damağımızda kaldı diyebilirim. Fakat en ufak imkanınız olursa, az-çok, süresini düşünmeden İzlanda'ya gidin. Bu yazı da kısa süreli bir gezi için güzel bir rehber olacaktır.
 

( izlanda , reykjavik , vik , geysir , blue lagoon , hallgrímskirkja , gullfoss , kerid , reynisfjara , eyjafjallajökull )

13 Eylül 2019 Cuma

Bali - Ağustos 2019



Yaz mevsimini geride bıraktığımız şu günlerde, yazdan kalma bir seyahat yazısı daha yazmak istedim. Bu seferki istikamet Bali, Endonezya olacak.

Endonezya, Hint Okyanusu'nun doğusunda yer alan bir adalar ülkesi aslında. Başkenti Jakarta olan ülke, ne yazık ki büyük bir yıkım yaşatan tsunamisiyle, kahvesiyle meşhur Sumatra ve Java adalarıyla, ejderiyle meşhur Komodo adasıyla ve tabi ki cennet adası Bali ile bilinmektedir.

Bali, ülkenin güney yarı küredeki kısmında kalıyor ve Avrupa'dan burada gelmek biraz zor. Geçtiğimiz yıla kadar Moskova, Dubai ya da Doha aktarmalı gitmeniz gerekiyordu. Bayrak taşıyıcı markamız Türk Hava Yolları sayesinde 17 Temmuz 2019 tarihi itibariyle İstanbul'dan 13 saatlik direkt Bali (Denpasar) seferleri günlük olarak başlamış bulunuyor 👍. Biraz da bu nedenle, çok fazla kişinin gidemediği Bali'nin ismini önümüzdeki yıllarda daha çok duymamız olası.

ÖNEMLİ NOT: Bu seyahatim öncesinde kendime çooook detaylı bir rehber hazırlamıştım. Tamamını buraya koymamın imkanı yok o nedenle özet olarak bu sayfada bilgi vereceğim. Fakat sayfanın sonunda kendim için hazırladığım bu rehberin linkini de payalaşacağım. Bu rehberde, bahsettiğim tüm yerlerin interaktif haritada yerleri de olacak. İddialı konuşmak istemem fakat bahsettiğim rehberi indirip çıktı alıp Bali uçağında okuyun ve seyahate %100 harız olun :) O kadar güzel bir rehber oldu. Bunun yanında sorularınız olursa yorum bölümüne yazmanı durumunda elimden geldiği kadar yardımcı olmak isterim. Şimdi gelelim Bali'ye....


BALİ

Bulunduğu meridyen sebebiyle gece-gündüz hava sıcaklığı farkı çok olmuyor ve sıcaklık 25 derece civarında oluyor fakat mevsimine göre ciddi bir neme hazırlıklı olun. İki mevsim olan Bali'de Ekim - Nisan arası yağışlı, Mayıs - Eylül arası ise kuru mevsim olarak geçiyor. Gerek daha çok gezme imkanı sağlaması, gerekse kuzey yarı küredeki insanların yaz tatiline denk gelmesi sebebiyle adanın en yoğun dönemi Haziran - Ağustos arası oluyor. Kuru mevsimin bizim tatil dönemlerimize uygun olması, artık direkt uçuş olmasının yanı sıra Endonezya'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından 30 güne kadar vize istememesi de bir diğer tercih sebebi. Avrupa'ya göre maddi açıdan hala bize uygun olan Bali, ne yazık ki 2017 yılıyla kıyaslarsak iki katı pahalanmış durumda. Bunda, hem adanın popülaritesinin artması hem de Türk Lirası'nın değer kaydı etkili oldu tabi. Sembolü IDR olan para birimi Endonezya Rupisi olarak geçiyor ve 2019 yazı itibariyle 100.000 IDR = 41 TL gibi düşünebilirsiniz. Bali, Türkiye'den 5 saat ileride bu arada.


İNANIŞ

Endonezya'nın nüfusunun büyük bölümünün Müslüman olmasına rağmen, Bali'deki genel inanış %85 civarı bir oranla Hinduizm. Zaten en azından resimlere bakmışsanız göreceksiniz ki adanın mistik anlamda bu kadar meşhur olmasının başlıca sebebi de bu. Tropik kuşakta yer aldığı için bazı bölümlerinin yemyeşil bir bitki örtüsü ile kaplı olmasının yanında Hinduizm inancının getirisi olan tapınaklar bu adayı asıl cazibe merkezi yapan unsur diyebilirim. Bu inanca göre birden çok tanrı bulunuyor ve her bir tanrının belli rolleri var.

Çok çok kısa bir özet isteyenler için adanın her yerinde üç başlı bir heykel göreceksiniz. Trimurti adı verilen bu üçlü ilah grubu. Bu üç tanrıdan Brahma yaratıcı, Vishnu koruyucu ve Shiva yok edicidir. Bir de bol bol fil silüetli bir tanrı göreceksiniz. Shiva'nın oğlu olan bu tanrı Ganesha'dır. Burada konuyla ilgili çok fazla detaya girmeyeceğim ama Bali'ye gitmeden önce kesinlikle okumanız gereken bir yazıyı da buraya ekleyeyim. Kısa olarak, bu inanca ait detaylardan bahsedilen çok güzel bir yazı olmuş:

https://gezimanya.com/Yazilar/tanrilarin-adasi-bali-bolum-1-hindu-tanrilari-ve-tanricalari

Din, Bali'de hayatın oldukça içinde bulunuyor. Her bir evin, klanın, şehrin bir tapınağı var. Evet her bir evin tapınağı var! Bunların bazısı evin önündeki küçük bir taş yapı şeklindeyken bazısı da gerçekten ihtişamlı yapıda olabiliyor. Maddi durumu ne olursa olsun, Balililer, her sabah, tanrılara olan minnetlerinin bir ifadesi olarak ve kötülüklerden korunmak için bu tapınaklarına ya da evlerinin önüne "sunak" dedikleri küçük tepsiler bırakıyorlar. Bu tepsilerde muz yaprağı, kraker, şeker, tütsü gibi şeyler bulunuyor. Adada her yerde göreceksiniz bunları, gezerken saygı gösterip üzerlerine basmayın yeter ;)

Kısa bilgilendirme sonrası artık daha çok ilgi çeken bölüme gelelim. Bali'ye neden gidiyoruz? Bali'de ne yapılır? Bali'de yapılması gereken çok net aktiviteler var. Bunlar kişiden kişiye tercih meselesi olan aktiviteler elbette. Kolaylık olması açısından ben bunları ayrı başlıklar altında toplayacağım, siz hangisini isterseniz yoğunluğu oraya verebilirsiniz. Önce Bali'nin bölgelerinden, sonrasında da yapılacak aktivitelerden bahsedeceğim.


BÖLGELER

Bizim de gittiğimiz ve çoğu kişi için adanın en önemli üç bölgesi Seminyak, Ubud ve Nusa Dua olacaktır. Farklı tatil beklentileri için çok farklı bölgeler var tabi. Örneğin daha bakir bir coğrafya görmek istiyorsanız Gili Adaları ya da dalış odaklı bir tatil istiyorsanız Nusa Penida, Lombok gibi yerlere de bakabilirsiniz. Ben sadece yazdığım üç yerden bahsedeceğim.

Seminyak

Bali'deki havalimanı Denpasar'da bulunuyor ki burası Seminyak ile yan yana. Seminyak adanın batı yakasında bulunuyor ve daha çok hareketli bir tatil tercih edenler için düşünülecek bir yer. Bizdeki Bodrum merkez gibi hayal edebilirsiniz. Tabi ki o kadar küçük değil burası. Yürüme mesafesinde ya da taksiyle çok yakın Canggu, Legian, Kuta gibi yerler duyacaksınız. Kuta, daha çok sörfçülerin ve "Ben hareketi severim, yorulmam, sabahlara kadar içki ve kop kop" diyenlerin mekanı. Canggu biraz daha kuzeyde kalıyor ve kısmen sakin. Legian ise Kuta ve Seminyak arasında kalan bölgeye verilen ad. Seminyak'da uçsuz bucaksız sahillerde yürüyebilir, devasa dalgalarda sörf yapabilir, meşhur beach clublara gidip gününüzü oralarda geçirebilirsiniz. Sahilde gün batımı gerçekten çok güzel ve atlanmaması gereken bir detay. Yeme içme olarak çeşit sonsuz. Çok fazla mekan var. Dikkat etmeniz gereken bir nokta ise ciddi bir trafik olabilir. Her yer yakın gibi gözüküyor fakat çıkmaz sokaklar sebebiyle kuşbakışı 500m olan yer 4 km yürüme mesafesi olabiliyor. Burada masaj fiyatları da diğer bölgelere göre ucuz.


Ubud

Belki de Bali'nin en meşhur bölgesi burası. Seminyak'tan arabayla yaklaşık 1,5 saat mesafede buluna Ubud, biraz tepelik bir mevkide fakat harika bir bitki örtüsü tarafından sarılmış, şelaleleri, vadileri, sonsuzluk havuzlu otelleri ile çok çok güzel bir bölge. Otellerde herhangi bir eğlence olmuyor. Huzur bulmak, gürültü ve şehir hayatından uzaklaşmak, meditasyon, yoga yapmak istiyorsanız Ubud sizin için biçilmiş kaftan. Oteller genelde Ubud merkezde değil, daha dağlık bölgede oluyor bu nedenle yürüyerek merkeze gitme imkanınız çok olmayacak fakat kalacağınız otelin muhtemelen merkeze servisi olacaktır. Bir diğer önemli nokta ise, adanın genelinde gezilecek tapınak, şelale, pirinç tarlası gibi yerlere en yakın bölge burası bu nedenle iyi bir otelde keyifli vakit geçirdikten sonra Ubud merkeze yakın, daha bütçe dostu bir otelde 1-2 daha kalmanızı öneririm. Diğer bölgelerden adanın kuzeyine gidip gelmesi ciddi zaman alacaktır. Ubud merkezde, Seminyak'taki kadar olmasa da yeme içme konusunda opsiyonunuz olacaktır baya. Önemli bir not, bu bölgede online taksi firmaları hoş karşılanmıyor ve bu nedenle çalışmıyorlar. Akşam merkezden otelininize dönerken korsan taksi kullanmak durumunda kalacaksınız. Pazarlık yapın yine ama yaklaşık 5km'lik yola 100000IDR gibi bir para vereceksiniz bilginiz olsun :(




Nusa Dua

Bali planı yapan çoğu kişi tarafından, doğal bulunmaması sebebiyle tercih edilmeyecek bir bölge Nusa Dua. Antalya'yı bilenler için Belek bölgesi gibi hayal edebilirsiniz. Daha kalbur üstü resortların bulunduğu, yolların, kaldırımların inanılmaz düzenli olduğu, trafiğin olmadığı, aynı zamanda otel dışında çok fazla yapacak bir şeyin de olmadığı bir yer burası. Biz tatilimizin son günlerini, otelde yorgunluk atarız düşüncesiyle Nusa Dua'da geçirdik. Açıkçası bizi tatmin etti. Bali'de okyanusa girmek çok mümkün değil fakat girmen isterseniz en uygun bölge burası olacaktır. Yine de gelgit durumuna göre girebileceksiniz ve dalgalar sebebiyle çok fazla açılamayacaksınız ama kesinlikle keyif alacaksınız. Bu bölgede kalma planınız varsa kesinlikle ama kesinlikle Bali Collection adlı açık AVM gibi olan yere yakın bir otelde kalın. Çünkü mesafeler ciddi uzak olduğu için ve her şey dahil sistem olmadığından oteldeki yemek fiyatları çok pahalı olacak ve burası sizin kurtarıcınız olacaktır. Farklı mutfaklardan restoranların, her şeyi alabileceğiniz bir süpermarketin olduğu, alışveriş ve hediyelik için mağazaları barındıran güzel bir yerleşke burası. Ayrıca eğer sörf dışında su sporlarına meraklıysanız, Nusa Dua yine tercih etmeniz gereken bir bölge olacaktır.


Fikir vermesi açısından biz Seminyak (5), Ubud (3), Nusa Dua(5) olacak şekilde toplamda 13 gece kaldık. Şimdiki bilgimle yeniden gitseydim Önce Nusa Dua, sonra Seminyak'dan olacak şekilde Ubud için +1 ya da +2 gün eklerdim sanıyorum.


TAPINAKLAR

Elbette en önemli gezi kalemi tapınaklar olacaktır. İnanışları bu kadar hayata entegre olan bir topluluk için bu kaçınılmaz. Bali'de bulunan tapınakların belli grupları var. Örneğin su tapınağı, göl tapınağı vs. gibi. Bunlar genelde tapınakların bulundukları yere göre belirleniyor ve o tapınağın ana görevi gelecek kötülükleri engellemek oluyor. Bali aslında çok da küçük olmayan bir ada ve bu nedenle çok zamanınız yoksa her tapınağa gidebilme imkanınız olmayacaktır. Ben en gidilebilen, en otantik ve en meşhur olanlara göre bir sıralama yapacağım. Bu sıraya göre gezebilirsiniz aslında:

  • Uluwatu
    • En meşhur tapınaklardan birisi. Lokasyon olarak adanın tam güney batı ucunda kalıyor. Devasa falezlerin üzerinde yapılmış olması, hem tapınağı hem de manzarayı çok etkileyici kılıyor. Bali'de izlenmesi önerilen (çok da iyi olmadığı için bizim tercih etmediğimiz) Kecak Dansını izlemek için bu tapınağa girdikten sonra bilet alabilir ve gün batımından hemen sonra dansı izleyebilirsiniz. Bu tapınakta çok fazla maymun var bu nedenle güneş gözlüğü, telefon gibi eşyalarınıza dikkat edin :) 
  • Tanah Lot
    • Adanın meşhur bölgelerinden Seminyak'a yakın olan bu tapınak ise okyanusun içine yapılmış. Tapınağa giriş, gelgit durumuna bağlı olarak değişiyor. Gün batımı manzarası izlemek için güzel bölgelerden burası da. Dalgalar sebebiyle zamanla zarar gördüğü için yakın zamanda çok büyük paralar dökülerek bir restorasyon da geçirmiş.
  • Tirta Empul
    • Bence en enteresan tapınaklardan birisi burası. Sonsuzluk havuzları ve doğasıyla meşhur Ubud bölgesine yakın. Tapınak 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde insanlar, heykellerden bir havuza akan kutsal suya girip yıkanıyorlar ve arınıyorlar. Sonraki iki bölümde ise tanrıya hediyelerini sunup dua ediyorlar. Yıkanıp arınma ritüelini turistler de yapabiliyor. Bunun için orada bulunan farklı bir kıyafet giymelisiniz. 
  • Goa Gajah
    • Fil tapınağı olarak geçen bu tapınak bir kayanın oyularak mağara haline getirilmesinden oluşuyor. Girişinde çok değişik bir heykel bulunuyor. Her resimde burası gözüküyor aslında fakat tapınak dışındaki diğer kısımlar da çok güzel buradaki. Devasa büyük bir ağaçlık bölgeden ve çok güzel peyzajlı havuz ve küçük şelalelerin olduğu bir bölge burası.
  • Beratan
    • Ubud bölgesinin kuzeyinde bulunuyor bu tapınak. Lokasyon olarak biraz uzak fakat Bali görsellerini arattığınızda ilk çıkan ve en güzel gözüken tapınaklardan birisi. Beratan Gölü'nün hemen kıyısında bulunuyor ve kat kat sivri çatısı olan 2 adet yapıdan oluşuyor. Yine resimlerde sıkça göreceğiniz Handara Kapısı da bu tapınağa 5 dakika mesafede. 
  • Besakih
    • Tapınakların tapınağı olarak geçen Besakih, Agung Yanardağı'nın eteklerinde bulunuyor. Birden çok tapınaktan oluşan bir kompleks aslında burası. Lokasyon olarak bir çok ilgi çekici yere çok uzakta olması, yanardağın aktifleşmesi ve insanların zamanının kalmaması gibi sebeplerden dolayı çoğu zaman gidilemiyor buraya. Biz de açıkçası gitmedik. Bundaki en önemli sebep, tapınak çevresindeki para koparmaya çalışan yerli halktı. Bu konuyla ilgili ciddi duyumlar aldık ve günümüzü rezil etmemek adına bu opsiyonu pas geçtik. Dediğim gibi herkesin tercihleri farklıdır ve bu tapınağı olmazsa olmazlar listesine alacaklar da kesinlikle olacaktır ve olmalıdır da. Gerçekten çok görkemli bir yapılar bütünü çünkü.

Bu en meşhur olanlar dışında Luhur Lempuyang, Taman Ayun, Goa Lawah (Yarasa mağarası), Saraswati, Batuan, Tirta Gangga tapınakları da zaman durumuna göre listelerde olması gereken tapınaklar.


SÖRF, SU SPORLARI, DALIŞ

Bali her ne kadar Hint Okyanusu'nda bir ada olsa da Maldivler gibi düşünmeyin. Dalgalar sebebiyle belli bölgeler dışında çok fazla yüzme imkanı bulamayacaksınız fakat bu dalgalar başka bir sektörü canlandırmış durumda: sörf. Özellikle Bali'nin Avustralya'ya kısmen yakın olması ve Avustralya vatandaşlarının kur farkı sebebiyle çok ucuza tatil yapabilmesindan dolayı adada ciddi bir Avustralyalı sörfçü akını var. Eğer sörf meraklısı iseniz, Seminyak ve özellikle Kuta bölgesinde hiç görmediğiniz büyüklükle dalgalarda sörf yapabilirsiniz. Hiç sörf yapmadıysanız, yine bu bölgelerde, sahilde, size saatlik sörf kursu vermek isteyen bir çok kişiyle karşılaşacaksınız. Ülkemizde de bol bol olan su sporları da önemli aktivitelerden. Jetski, parasailing gibi aktivitelerin yanında enteresan bir su altı yürüyüşü (sea walking) aktivitesi var. Kafanıza, su altında rahatça nefes alabileceğiniz bir fanus koyuyorlar ve suyun altında, yukarıdaki gibi nefes alarak yürüyorsunuz. 30 dakikalık bu aktivitede, sadece akvaryumlarda görebileceğiniz balıklara dokunabilirsiniz. Eğer dalış merakınız varsa bu konuda da Bali bir cennet. Hem Hint Okyanusunun su altı zenginliklerini görebilir hem de devasa büyüklükte sunfishler olan "mola mola"lar ile ya da küçük bir uçak büyüklüğünde olan "manta" vatozlarıyla dalabilirsiniz. Tabi ki bunun için dalış sertifikanızın olması şart. Orada hızlı bir kurs ile size sertifika da ayarlayabiliyorlar fakat bir CMAS ** dalgıç olarak bunu tehlikeli buluyorum ve tavsiye etmiyorum. Dalış yerine şnorkel de yapabilir ve yine mantaları görebilirsiniz. Yine dalış için, Bali'ye yakın olan Nusa Penida ya da Lombok'a da gidebilirsiniz. 

PİRİNÇ TARLALARI

Oraya kadar gitmişken pirinç tarlalarında resim çekip Instagram'a koymamak olmaz değil mi :) Dönemine göre büyüklükleri farklı olan pirinçlerin bulunduğu kat kat teraslarda gezebilirsiniz. Bu terasların en meşhuru olan Tegalalang, Ubud'a oldukça yakın. Yoğunluğun az olacağı sabah saatlerini tercih edebilir ya da benzer güzellikteki diğer pirinç tarlalarına gidebilirsiniz. Son zamanlarda moda olan "Bali Salıncakları" da bu teraslarda bulunabiliyor. Belli miktarda ücret ödeyerek bu "bence çok da tekin olmayan" salıncaklarda boşluğa sallanıp, uçuşan elbisenizle ortaya çıkacak efsanevi fotoğrafınızı sosyal medyadan paylaşabilirsiniz :)


MASAJ

Bali deyince "Masajı" diye tamamlayası geliyor insanın değil mi? Evet Bali'de çok ucuz fiyatlara çok kaliteli masajlar yaptırabilirsiniz. Biz kaldığımız üç bölge olan Seminyak, Ubud ve Nusa Dua'nın her birinde birer masaj yaptırdık. Artık tecrübeli olduğumu söyleyebilirim ve size biraz bilgi vermek isterim. Masaj merkezlerinin menüleri oluyor. Tek masaj yaptırabileceğiniz gibi, yarım gününüzü ya da tüm gününüzü alan "Treatment" paketleri de satın alabilirsiniz. Bu paketlerde bir kaç masaj, yemek, banyo ve hatta konaklama da dahil olabiliyor. Meşhur masaj merkezlerine gitmeyi düşünüyorsanız yerine göre 10 gün önceden rezervasyon yapmanız gerekebilir. Masaj fiyatları da bölgesine göre değişiyor fakat iyi bir yerde saatlik Bali masajı için ortalama 200.000 IDR fiyat vereceklerdir. Söylememe gerek yok sanırım ama sokak arası masaj salonlarından uzak durun tabi ki:) Aşağıya benim gittiğim masaj merkezlerinin isimlerini yazacağım. Daha fazla masaj merkezi ve detaylı bilgiyi ise, sayfa sonunda paylaşacağım rehberimde bulabilirsiniz. 

  • Ubud Traditional Spa - Çok iyi fiyatlara gerçekten çok iyi bir masaj deneyimi yaşıyorsunuz. Ne yapın edin buraya gidin bence. Ubud'daki otelinizden sizi alıp otelinize bırakıyorlar yine.
  • Rehat Masaj Seminyak - GrandMas otelin masaj merkezi burası. Ortam yukarıdaki kadar mistik değil fakat masajları kesinlikle daha iyiydi. Fiyatlar da daha makul.
  • Zahra Span Nusa Dua - Nusa Dua bölgesinde masaja gitmeyin. Gerçekten gerek yok. Masaj salonu sayısı da çok az ve masaj da iyi değil. Gittiğimiz bu masaj salonu bölgedeki beğenilen yerlerden birisi olmasına rağmen biz beğenmedik. 

ŞELALELER

Bali doğa anlamında tam bir cennet. Özellike Ubud bölgesinde kalırken bunu göreceksiniz. Adanın daha kuzeyine çıktığınızda ise biraz daha içerlerde şelaleler göreceksiniz. Aling Aling, Gitgit, Nungnung, Tegenungan gibi şelalelerde manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Mayonuzu yanınızda götürün çünkü suya bile girebilirsiniz. Bu tarz bölgelere gidebilmek için ise günlük şoför kiralamak en mantıklı hareket olacaktır. Bu tarz uzak ve engebeli bölgelere taksiyle gitmek pahalı olacaktır.


BEACH CLUBLAR

Enteresan bir şekilde meşhur olmuş aktivitelerden birisi de beach clublara gitmek. En meşhuru ise Potato Head Beach Club. Konsept yaklaşık olarak şu şekilde: Mekan açılmadan 1 saat önce yer bulabilmek için sıraya giriyorsunuz. Şanslıysanız içeride oturacak ya da yatacak bir şezlong buluyorsunuz. Adı her ne kadar "beach club" olsa da, dalgalar sebebiyle okyanusa giremiyorsunuz. Okyanus kenarındaki havuza girebilir, akşama kadar bir şeyler yiyip içip pinekleyebilir ve sonrasında gün batımını izleyip bir şeyler içebilirsiniz. Yani buraları tüm gününüzü alacak bir konsept olarak düşünün. İlginizi çeker mi bilemem ama meşhur bir aktivite ve genelde yer bulamıyorsunuz. Adınızı bekleme sırasına yazdırdıktan sonra şanslıysanız günlük 400-500TL civarına bir yatak ve şemsiye kiralayabilirsiniz. Bize çok hitap etmedi açıkçası ve pahalı da geldi. İlle gitme planınız varsa Potato Head çok kalabalık olabiliyor. Ku-De-Ta, The Lawn, Finns gibi diğer mekanları da tercih edebilirsiniz.


DİĞER AKTİVİTELER

Bali'nin batı kıyısında çok güzel gün batımı manzarası oluyor. Sahilde insanlar gün batımında resim çekmek için hazırda bekliyorlar. Double Six Beach ya da Jimbaran bölgesini tavsiye ederim bunun için.

Endonezya'nın kahvesiyle ünlü olmasından Bali de nasibini almış. Gitmişken kahve ekim turlarına katılmadan dönmeyin. Bu turlarda kahvenin nasıl ekilip bardağımıza kadar geldiğini detaylıca öğrenebilirsiniz ve çeşit çeşit çay ve kahve tadımı da yapabilirsiniz. Dünyanın en pahalı kahvesi olan ve civet kedisinin kahve çekirdeklerini yemesinden sonra dışkısından çıkan kahvenin temizlenmesi sürecinden geçen Kopi Luwak kahvesini deneyebilirsiniz. Bu kahvenin orijinalliği konusunda ciddi şüphelerim olmasına rağmen size rehberlik eden kahve tadım merkezi görevlisine inanmak durumunda kalıyorsunuz :) 


Bir diğer önemli aktivitemiz ise "sonsuzluk havuzu". Dağlık ve ormanlık Ubud bölgesindeki otellerin büyük kısmında bu sonsuzluk havuzlarından var. Yoğun bitki örtüsüyle kaplı vadilerin kenarına yapılan havuzlarda, sanki bir uçurum kenarındaymış gibi hissedebilir, çok hoş fotoğraflar çekebilirsiniz.

Maymunlar ise değineceğim başka bir konu. Ubud'a gittiğinizde kesinlikle ziyaret etmeniz gereken "Kutsal Maymun Ormanı", yüzlerde maymunun serbestçe dolaştığı, enteresan ve biraz da tedirgin edici bir yer. Özellikle burada ve eğer giderseniz Uluwatu Tapınağı'nda maymunlar eşyalarınız çalabilir. Bu nedenle dikkatli olmanızda fayda var. Belki paranoyakça gelecek ama bazı maymunların eğitimli olduğu ve çaldığı şeyi size geri getirmek için sahibinin sizden para istediği gibi söylentiler de mevcut. Korkmayın, hayvanlarla çok samimi olmayın, tüm çalışabilir, özellikle parlayan telefon, güneş gözlüğü gibi eşyalarınızı çantanıza koyun ve bu enteresan deneyimin keyfini çıkarın.


Son olarak daha maceraperest kişiler için volkan gezileri düzenleniyor. Adanın en yüksek dağı olan Agung aktif bir yanardağ. Uzun süredir sessiz olan bu yanardağ 2017 ve 2019 yıllarında patladı ve bazı uçuş seferlerinin iptaline bile sebep oldu. Hatta adanın doğu sahillerine giderseniz, sahilin siyah volkanik kumla kaplı olduğunu görebilirsiniz. Her ne kadar korkutucu olsa da, aktif bir yanardağı ziyaret etmek bir o kadar da heyecan verici. Otelinizde ya da Internet üzerinden bu turları düzenleyen acenteleri bulabilir ve turlara katılabilirsiniz.


ÖNEMLİ BİLGİLER

Benim aklıma gelen, gitmeden önce araştırdığım ve gidip yaşadıktan sonra gördüğüm bazı önemli bilgileri de sizinle paylaşmak isterim. Gittiğinizde ciddi yol gösterici olabilir bu bölüm:

  • İstanbul'dan sonra göreceğiniz en kötü trafik Bali'de olacak. Mesafe olarak yakın görünen yerler, trafik sebebiyle ciddi zaman alabilir (20km 1,5 saat gibi düşünün). Adada inanılmaz bir motorsiklet yoğunluğu var. Yollar çok küçük bu nedenle motor tercih ediliyor daha çok.
  • Ziyaret edeceğiniz yerleri belirledikten sonra günlük araç kiralayabilirsiniz. Hizmet 10 saatlik oluyor ve yaklaşık 40-50$ civarı tutuyor. Sizi bir şoför gün boyu klimanı arabayla istediğiniz yere götürüyor, sizi bekliyor. Internette önerilen bazı şoförler var. İndirebileceğiniz rehberde de bulabilirsiniz. Ben oradayken Tana'nın aracını kiraladım ve günlük 50$ verdim. Kendisinin İngilizce'si iyi ve rahat konuşabileceğiniz bir arkadaş. Telefon numarası: +62 812 3837 4125
  • Günlük scooter da kiralayabilirsiniz. Fakat tecrübeniz yoksa ciddi riskli çünkü büyük bir keşmekeş var trafikte. Trafik soldan akıyor bunu da unutmayın. Biz kiraladık bir gün fakat bölge tecrübeniz yoksa ciddi yoruyor sizi. Günlük 60000 - 100000 IDR civarına kiralayabilirsiniz. Benzin fiyatı, ehliyet, polis gibi konularda detaylı bilgi yine sayfa sonundaki rehberde olacak :)
  • Bir yerden bir yere gitmek içni taksi kullanmak zorundasınız. Taksi olayı biraz karışık, korsan taksi çok. Online taksi çağırma uygulamaları var ve Seminyak gibi yerlerde çok güzel işliyor. Ubud gibi ya da daha uzak yerlerde ise ya taksi bulamıyorsunuz ya da yerel taksiciler mafyalaşıp bu online uygulamaları boykot ediyor. Özellikle Ubud'da bu uygulamaları kullanamayacaksınız ve yerel taksicilere 4-5 kat fazla para vereceksiniz maalesef :(
  • BlueBird bizim en sık kullandığımız uygulama oldu ve olmazsa olmaz açıkçası. Taksiyi uygulama üzerinden çağırıyorsunuz gideceğiniz yeri işaretlerseniz fiyatı bile görebiliyorsunuz, çok rahat. KM başı 6500 IDR gibi bir fiyatı vardı. Bu firmanın da korsanları çok. Göreceğiniz her taksi mavi renkte ve bu firmanın kopyası olacak, dikkatli olun :)
  • Grab ve GoJek diye iki meşhur uygulama daha var. Grab, Uber'in Endonezya'da yerine geçmiş olan uygulama. Taksinin yanında motorsiklet de çağırabiliyorsunuz. Gelen şoförün arkasına oturup sıkışık trafikte hızlıca ve çok daha ucuza seyahat edebilirsiniz. Biz kullanmadık ama orada kullanan çok kişi gördüm.
  • Taksiciler, masaj salonları, restoranlar... Hemen hemen hepsine Whatsapp'dan ulaşabilirsiniz, çok yaygın.
  • Sim kart almanız gerekirse en yaygın marka SimPati. Internet'te çok ucuza tarifeler görebilirsiniz fakat bunun için yetkili merkezlere gitmeniz lazım. Ya da biraz fazla para verip herhangi bir market ya da yol kenarındaki tur acentelerinden sim kart temin edebilirsiniz. Ben 6GB'lık sim kartı pazarlıkla 100000 IDR yani yaklaşık 40TL'ye aldım. Hattı aktif etmek için pasaport bilgilerinize ihtiyacınız olabilir.
  • Pazarlık demişken, her şeyde pazarlık yapın. Özellikle yerel giyim, çanta ya da hediyelik eşya satın alırken ciddi pazarlık yapın. Örneğin ilk fiyata 250000 dedikleri ürünü kesinlikle 50000'e alacaksınız. Sakın ilk söyledikleri fiyatı vermeyin. 
  • Çoğu restoran ve dükkanda kredi kartı geçiyor. Ben ihtiyacım olur diye yanımda para götürmüştüm fakat toplamda 200€ civarı bir para bozdurmuşum 14 günde. Büyük paralar götürmenize gerek yok yanınızda eğer kredi kartınız varsa. Para bozduracağınız zaman ise Wahana ya da Kuta Central gibi bilindik döviz bürolarını tercih edin. Paraları çok değersiz olduğu için size bir tomar para verecekler. Saymayı unutmayın kesinlikler.
  • Tapınakların çoğunda ibadet edilen yerlere giremeyeceksiniz, almıyorlar yerel halk dışındakileri. Gezilebilen yerlere giriş için de "sarong" denilen kumaşlardan bağlamanız gerekecek belinize. Kendinize bir adet edinip tüm tapınaklarda aynısını giyebilirsiniz fakat çoğu tapınağın girişinde ücretsiz veriyorlar ve her birisi farklı oluyor. Bence bu şekilde tercih edin ve her resimde farklı bir sarongunuz olsun.
  • Meşhur Handara Gate'de fotoğraf çekmek için saatlerce beklemeniz gerekebilir. Gerçekten çok istiyorsanız sabah erkenden gidin ve beklemeyin.
  • Bali'de konaklama fiyatları çok değişken fakat özellikle Seminyak bölgesinde çok ucuza konaklamanız mümkün. Bizdeki gibi her şey dahil sistem yok ve genelde oda kahvaltı şeklinde. Fakat akşam yemeklerini dışarıda, Türkiye'deki ile benzer fiyatlara yiyebilirsiniz bu nedenle otel bakarken akşam yemeği falan dahil etmeye kalkmayın. Biz Sheraton'a ait Four Points Seminyak'da kaldık ve otelde yediğimiz akşam yemeklerine, içecekler dahil 2 kişi toplamda 80TL civarı verdik. Merkezdeki restoranların ucuzluğunu siz düşünün.
  • Warung kelimesi, basit anlamda yerel restoran anlamına geliyor. Ucuz yemekleri buralarda yiyebilirsiniz. Bazıları aşırı yerel ve sıkıntılı, onlardan uzak durun :) Fakat özellikle TripAdvisor'da çok güzel ve ucuz mekanlar bulabilirsiniz. 
  • Çeşme suyunu kullanmayın. Diş fırçalarken bile kapalı şişe su kullanın. İçeceklerinizde buz olmamasını isteyin.
  • Jimbaran bölgesinde sahilde kumların üzerinde bir dolu restoran var. Kesinlikle gün batımı için bir tanesine gidin. Seviyorsanız, çeşit çeşit deniz ürününü çok çok ucuza yiyebilirsiniz burada.
  • Yerel lezzetlerden detaylı olarak sayfa sonundaki rehberde bahsettim ;)


KİŞİSEL TAVSİYELERİM

  • Laughing Buddha Bar - Ubud'da bir cafe-pub. Akşam canlı müzik yapan nadir mekanlardan ve çok güzel çalıyorlar. Buraya kesin gidin. Eğer yer olmazsa hemen karşısındaki Starbucks'dan içeceğinizi alıp oradan da izleyebilirsiniz ;)
  • Tukies - Hindistan cevizi konseptli bir mekan. Dondurma ve hindistan cevizi suyu deneyebilirsiniz. 
  • Lotus Cafe - Ubud merkezde, Saraswati Tapınağı'nın bahçesine komşu bir restoran. Yemekleri çok lezzetli ve oturduğunuz yerden tapınak izlemek de cabası. Biz gittik ve çok memnun kaldık. Tapınak bahçesi tarafta oturmak isteyin.
  • Bali Collection - Nusa Dua'da konaklayacaksanız oteliniz buraya yakın olsun. Bir dolu restoranın olduğu bir açık hava AVM'si diyebilirim. Hayatınız kurtaracaktır burası. Yoksa otelin restoranına mahkum kalırsınız.
  • Warung Biah Biah - Ubud'da kesinlikle buraya gidin. Çok ucuza çok kaliteli yemekler yiyebilirsiniz. Küçük tadım tabakları oluyor. Farklı çeşitlerde lezzetler deneyebilirsiniz bu şekilde. Bakın burası olmazsa olmaz :)
  • Cleen Canteen Bali - Seminyak'da bir cafe burası. Sahibi sanıyorum Türk ve bize özgü lezzetler de var. Fakat burasını Almanya'daki dönercilere benzetmeyin. Bizim lezzetlerimizi başka lezzetlerle karıştırmışlar ve süper sonuçlar çıkmış ortaya. Örneğin bildiğiniz kayseri pastırmalı cips var. Dürümleri de bir harika. Çok orijinal lezzetler var. Şiddetle tavsiye ederim.
  • Lia Cafe - Jimraban sahilde deniz ürünü yemek için buraya oturduk. Oldukça tavsiye edilen bir mekandı ve çok memnun kaldık. Ortam çok güzel, hizmet iyi, fiyatlar çok makul. O bölgede çok fazla restoran var. Düşünmeden burayı seçebilirsiniz.
  • Char Char - Seminyak merkezde bulunan bir restoran-bar burası. Çok beğendik ve iki kere gittik. Restoran kısmını tam bilmiyorum fakat bar kısmı çok güzel. Caddeye bakan devasa bir merdiven var ve bu merdivenlere oturuyorsunuz. Hem caddeyi izliyorsunuz hem de çok ucuza hatta 1 alana 1 bedava kokteyllerinizi yudumluyorsunuz. Burayı sakın pas geçmeyin.
  • Billabong Factory Outlet - Avustralya ilgisi sebebiyle bol bol Quicksilver, Billabong, Reef, vs. mağazası göreceksiniz. Bazılarında fiyatlar uygun fakat dönüş günü keşfettiğim bir factory outlet var ki akıllara zarar. Bu tarz mayo, şort ürünleri seviyorsanız buraya en az yarım gününüzü ayırın. Şaka yapmıyorum. Her katta farklı oranda indirimler var. Gerçekten %80 indirimle 30-40TL'ye reef mayolar alabilirsiniz. 


Sanırım seyahatim sonrası aklıma gelen her şeyi paylaşmış oldum. Bu yazımı okuduysanız bir ön bilgi edinmişsinizdir. Lütfen aşağıdaki linklerden Bali Seyahat Rehberimi ve Seyahat Haritamı indirin ve detaylıca okuyun. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Her türlü sorunuzu yorumlara yazarsanız en kısa sürede yanıtlamaya çalışacağım.

Güzel gezmeler!


Gitmeden önce hazırladığım rehber

https://docs.google.com/document/d/1DwQRvOa__WXwrBecz5uT26aqoe6boicQRPbgQzBVvwc/edit?usp=sharing

Bahsettiğim tüm yerleri içeren interaktif harita

https://drive.google.com/open?id=1JYN1ZxNVccYv2ARG9luoGTNqZyofO1Rb&usp=sharing



( bali, endonezya, jakarta, java, sumatra, nusa dua, seminyak, ubud, jimbaran, kura, sörf, kahve, kopi luwak, maymun, tapınak, uluwatu, agung, yanardağ, tanah lot, hinduizm, tanrı, seyahat, gezi, rehber, türk hava yolları )